25 Aralık 2016 Pazar

bir kaybedenden not

İlk defa belki içimi açacağım size, ilk defa bir derdimin ne kadar büyük olduğundan bahsedeceğim...


o'na

7/12/16

Okulun en acı yanı ne biliyor musun? Seninle yüz yüze gelmek. Beni engellemenin üzerinden ne kadar zaman, ne kadar saat geçti bilemiyorum ama... Şunun farkındayım; seni hala seviyorum ve unutamıyorum. Unutmayı istemedim mi? Çok! Ama olmuyor. Mükemmelliğin gözlerimi dolduruyor. Kaçıyorum senden, yüzleşmekten kaçıyorum. Ya bana bir şey söylersen, ben ne yaparım?

Özlemimi dindiremiyorum. Neden bilmiyorum, senin sınıfından birini gördüğümde kaçıyorum veya mutlu görünmeye çalışıyorum çünkü; bitch no.1 bana seni ima eden bir şeyler söyledi. ''özellikle sarışın erkekler.'' hala bilip bilmediğini bilmiyorum. Ama bana kötü davranma. Ben kötü bir şey yapmadım. Ben utanılacak bir şey yapmadım. Ama insanlar, asıl utanılacak şeyi senin yaptığını söylüyor.

Merak ediyorum, neden? Neden insan gibi gelip benimle konuşmadın? İnsan gibi en azından ''ben senin gibi değilim'' ya da ''ben erkeklerden hoşlanmıyorum.'' demek bu kadar zor olmamalı. Böyle deseydin üzülmez miydim? Yine üzülürdüm. Ama bundan daha az.

Seninle hayallerimizin gerçek olmayacağı gerçeği, geceleri hayal kurarken beni boğuyor. Boğazımdan sıkı sıkı tutup beni öldürüyor. Ben sana zarar mı verdim? Sen aslında kötü bir insanmışsın, öyle diyorlar. İyi biri olsan böyle yapmazmışsın. Haklılar, bir şey diyemiyorum üstüne.

Her neyse, bunları asıl yazma amacıma gelmek istiyorum. Gücümü topladım ve günlerdir giremediğim, tamamı senin fotoğraflarından oluşan albüme girdim. Ne kadar uzun olmuş yüzüne bakmayalı, hatlarına bakmayalı.

özlüyor insan.
diliyor tekrar gelmeni,
tüm hafızamı silip,
tekrar sevmek isterdim seni.
şimdi, bir kadeh biten aşkımıza.
son kez.

Ve biliyor musun? Hala fotoğraflarına bakarak gülümsüyorum.

hayatıma çok anlamlı bir harf ekledin ''a''
teşekkür ederim.
çok.



-berry x  *yazının devamı gelecek*


🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

10 Aralık 2016 Cumartesi

Asıldığım Çocuk Bana 'Dostuz' Dedi!

Herkese Merhaba,

Bu yazıyı yazmazsam öleceğimi düşündüğüm için açtım burayı ve başladım yazmaya. Uzun zamandır biri ile konuşuyorum. Süvari. Hayatıma bir kaç ay önce girdi ve uzuun zamandırda sürekli sohbet ediyoruz falan.

Sonunda dün ben, Karanlığın Elli Tonu çıkıyor yaa! diye mutluluktan ölüp ona mesajlar atarken, o da dedi ki ben de gideceğim zaten istersen birlikte gideriz. Ben tabii ki ölüyorum arkadaşlar çünkü yani asıldığım ve çıkmak isteyeceğim türden biri kaçırmak olmazdı yani!

Olur dedim sonra dedi ki; ''Yanlış anlama bak, seni o amaçla çağırmıyorum. Biz Dostuz!'' dedi. Berry yine kaderi için ağlıyordu. Berry yine yılmıştı ve Berry bu dünyaya kanka olmak için geldiğini hissediyordu... Ne yazıkki... Ben istiyordum ki mutlu bir aile olabilirdik! Ama sen bana dostum dedin... Dünden beri sevdiğim kız banaaa abi deyince modunda dolaşıyorum. Yani bende bir aşk arıyorum çok mu allahım!!?!?

Aşk hayatım kötüye gidebilir ama okul hayatım en azından gayet iyi. Yani, ders olarak da iyi ama burada asıl kast ettiğim şey, aşk!

Buna çok aşk denemez aslında, cinsel hayatım adına avlanıyorum gibi düşünebiliriz bunu. Sadece kesiyorum bağlanmak yok kes kes kes! Önceki yazılarımdan Maviş'i tanıyorsunuz, onunla bu aralar pek bir yakınız! Beni Çarşı'ya çağırdı, fenerbahçeye küfür etmeye gidecekmişiz. Takım tutmak için takım tutuyor olsam da yanımda bir yakışıklı görmek adına tabii ki gitmek isterim yani!

Bu yazıyı uzatmak istemiyorum, hayatımda pek bir değişim yaşanmadı bugüne kadar, hala biraz da olsa depresyonik ruh halim var ve Güneş ile okulda karşılaştık. Yüzüne bile bakmadım ama onun bakışlarını üzerimde hissediyorum ve bu rahatsız edici bir şey olabiliyor!

Kendinize iyi bakın!

 || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

-berry x


4 Aralık 2016 Pazar

Başlamadan Nasıl Biter | Beni Instagram'dan Engelledi! | Alay Edildim

Herkese uzun bir aradan sonra merhaba diyerek başlamak istiyorum. Yazmadım çünkü kendimde bu gücü toplamam ve bununla karşılaşıp anlatmak için hazır mıydım bilmiyorum. Yoğun bir depresyondan geçip, krizlerden çıkıp, üstüne bir de ölümüne hasta olduktan sonra buradayım.

Aşkımı derinlere kadar yaşıyordum, kolumun üzerine ''Ya benimsin, ya kara toprağın..!'', ''Azrailinim.'', ''Korkma benden sal kendini bebeğim dediğim anda sev beni..!'' yazıyor, telefonumun selfie modunda kendimi fotoğraflıyordum. Yine klasik aşk ve stalk güncelerimi gerçekleştirirken, o an gerçekleşti. Okuldan gelip hayvan gibi uyuyup akşam uyandıktan sonra instagrama girdim ve.. Ve.. VE.. V E... O Güneş yine fotoğraf paylaşmış! Uzun bir aradan sonra. Yani Temmuz/ Ağustostan beri paylaşım yapmıyormuş. Bir güzel çıkmış bir de anlatamam! Ah...

Neyse SS alıyor ve tüm arkadaşlarıma ''GÜNEŞ FOTO ATMIŞ AĞAĞAĞ'' diye yazıyor ve fotoğrafa bakıp aşktan, gözümden kalp emojisi çıkıyor gibi falan oluyor. İşte o an içimde bazı şüpheler uyanmaya başlıyor...


 ben: ay şu fotoğrafın güzelliğine bak!

 iç sesim: beğen o zaman *bitch smile*

 ben: yok ya şimdi gerek yo-

 *iç ses, beyni kontrol altına alır ve fotografa iki kez tıklar.*

 ben: ne yapıyosun *sansür* *sansür*


sonrasında hemen çıkıp Balinda'ya ''Beğendim şdlkgsdlşi'' yazıyorum ve tekrar instagrama birdiğimde, gördüğüm şey beni şoka uğratmış, 67 kez küçük kalp krizi geçirtmişti. Adını yazmama rağmen bir türlü instagram sayfası çıkamıyordu. Yardım, S.O.S mesajlarımı arkadaşlarıma taciz ederce atıyorum. Sonunda Bero görüyor ve karşılık veriyor. ''Dur bende bakayım.'' dedi ve stresli oyun başladı!

*Let the Love Games begin!* ...... Ve buraya hunger games'in müziğini istiyorum @blogger

''Kanka, bende var.'' dedi ve ss attı. Bir iki kişi daha aynı olayı tekrarladığında, anladım ki engellendim. Son şare Suşi'ye yazmaktı!

Suşi, Güneş'in bff i ile çıkmıştı yani ve bir bildiği vardır diye düşündüm. Çare bulamadı aksine, engellendik sanırım bende de öyle!'' dedi. Hayal kırıklığı vardı içimde. Tek bir soru, ''Neden?'' Tabii ki bir cevap bulamadım kendime...

Ardından okul geldi çattı. Şans ya son 3 dersimiz birlikte ben stresten ölüp, kendimi kesmeye hazırlanırken Basic Bitch Nr.1 geldi.

Basic Bitch Nr.1: ''Aaa Berry n'aber?''
Ben: İyi sen? (gülümsüyorum.)
Basic Bitch Nr.1: ''Ya biz seni sınıfça çok seviyorum.'' şimdi o keskin cümleye gidiyoruz. ''Özellikle sarışın erkekler.''

Bu saniyeden hemen sonra kafamı Suşi'ye çeviriyor ve kocaman açılan gözlerimle ''Bitch what the fuck.... what the hell are you. What did she said?!'' bakışlarımı yolluyorum. O da bana aynı boşlukla bakıyor ve sonunda Galia'nın yanına gidiyoruz. O da BITCH I AM SHOOK! bakışlarıyla bize bakıyor. Sonra beni teselli etme aşamasına geçiyorlar. ''İnsan gibi gelip konuşabilirdi.'', ''Sorun bizde değil hepsi aynı!'', ''Zaten iyi biri olsa böyle yapmaz gelir konuşurdu.'' gibi kelimeler kullanılıyor ve ben şok içindeyim. Güçlü durmak zorundaydım gözlerimden yaşlar akacak derecedeydi ama tutuyordum kendimi her şeye rağmen gülmeye, gülümsemeye devam ediyorum. Kendimi sıkmaktan ölüyordum.

Suşi en son gelip ''Üzülmüyorsun değil mi?'' dedi ve ben ''Hayır.'' dedim. Oysa evet deli gibi üzülüyordum...

 || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

-berry x

25 Eylül 2016 Pazar

Okul Günlüğü 2.1 || Hayatın Nimetlerinden Fazlasıyla Faydalandım. || Okul'a Dönüş

Okul geri döndü, dönüyor stresleri geçtikten sonra okul geri döndü. Pazar gecesi ölsem de gitmesem modlarında dolaşırken yaptığım günahlar için af diledim, tövbe ettim ki okul güzel verimli geçsin diye.

Sabah oldu ama olmasın diye dua ederken uyandım. Beklediğimden dinç uyandım ben ölü gibi büyük ihtimalle tuvalette uyurum mantığıyla kalkmıştım. Gittim hazırlandım vs. Beni okula bıraktılar Galia oradaydı işte bana 'GEL ARTIK' tarzında tehditvari mesajlar atıyor, oysa ne yapabilirim trafik var her neyse bütün bu şeyler eşliğinde vardım okula Galia'da oradaydı babasıyla sarıldık selamlaştık vs buraları geçiyorum asıl ekşınlar buradan itibaren başlıyor. 

Ben okulda olan yakışıklı nesli atlamışım yani unutmuşum. Yakışıklıların biri gelir biri gidiyor ve küçük sınıflardan kankalar geldiğinde ''ah sizle konuşmuyorum.s'' egosuna girip devam ediyorum. Gel zaman git zaman, Kırmızı geldi. Güneş gözlüğü, gömleği, içinde ki siyah tişörtü her şeyi muhteşem erkek modunda. Öyle dağınık saçları o kadar güzeldi ki. Dedim Berry acı ama gerçek UNUTAMADIN! Öyle kolay neyi unutuyon sen kim köpeksin moduna girdim kendimi azarlıyorum. Sonra işte bizim kaçamak bakışmalarımız -ki beni hatırlamadığını biliyorum anlamak için şuraya tık
oldu falan. Sonra onun yanından diğer hocalarla selamlaşıyoruz. Mesela Biyoloji artık yok. Hocaya ay nasıl üzgünüm hocam anlatamam modunda konuşurken içimde hadi yürü git lanet karı geçen sene neler yaşattın!!! modunda oluyorum.

Sonra işte sınıfa gittik falan, sınıfımda olan yakışıklıları unutmuşum diyebilirim size. Gerçekten kesmekten artık gözlerimin acımaya başladığını hissediyordum. Özellikle Maviş beni öldürdü. Mavişin kim olduğunu hatırlamadıysanız tık! Mavi gözlerinin derinliğinde kaybolurken, bedenim ise sadece onu arzuluyordu. Bu ne be birden kendimi grinin elli tonu'nun parodisini yazıyor gibi hissettim. Evet çok yakışıklı. Görseniz siz de asılırsınız ama asla söylemeyeceğim :) Galia ile sınıfta olan yakışıklılqarı paylaştık kim kimi kesiyor falan filan. ''Paste benim, Martı senin. Hayır! Maviş benim!'' tarzı konuşmalar bunlar. Aslında ilk gün tamamen sadece gözüm bayram ederek geçti.

Daha sonra bahçede dolaşırken karşıma birden Güneş çıktı. Gerçekten hiç beklemiyordum hatta içime gelmeyeceği bile doğmaya başlamıştı. Güneş, karşımda merdivenlerden inerken, onu instagram'da takip isteğimi kabul ettikten sonra ilk kez görüyorum. Önünden geçerken bir göz göze geldik tabii ki ben ''take off my soul!'' moduna girdim lütfen beni öldür diye yalvarıyor gözlerim ve az buz yürüdükten sonra Galia dedi ki ''Berry, haklıydın. Boyu posu her şeyi iyi.'' dedim seni öldürürüm. (içimden) Dedim gurl you know it!

Sonraaa... Asıl olay geldi. Maviş bize hoşlandığı kızı falan anlattı. Tabii ki için cenaze ama dışım ''ayy aslında yakışıyosunuz(!)'' modundayım. Tabii ki kıskançlık en üst seviyede.

Böyle bir okul gidiyor ve bunu yazmak istedim. Okuduğunuz İçin Teşekkürlerr!!!

-berry       || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||




14 Eylül 2016 Çarşamba

Cesaret İnsana Neler Yaptırır? || Stalker Berry!

Herkese merhaba.

Bu yazıyı büyük bir heyecanla buralara yazıyorum. Öncelikle sakin olmalıyım diye düşünüyorum. Ve Berry, sakince birit şu yazıyı diyorum. Aslında kafamda ki plan bu yazının 'Akrep dövmeli çocuk' ile alakası olacaktı. Ajandama öyle kaydetmiştim ama çok acil bir son dakika güncellemesi oldu ve Berry yine öldü diyebiliriz.

Arkadaşlar ben bu sabah ne yaptım? Neler yaptım bilmiyorum ama her ne halt yediysem çok iyi şeyler yaptığımın farkındayım şuan. Blogda gezinirken fark ettim ki ben size Güneş'i çok anlatmamışım. Ya da ben bulamadım. Bu sene okulda Kırmızı'dan kurtulmama yardımcı olup bir ara ''GÜNEEEĞĞŞŞŞ, KOCA İSTİYOM GEL BENİ AL!'' diye dolaştığım çocuk olur. Ondan bir zamanlar inanılmaz çok hoşlanmıştım arkadaşlarım bilir. Tutu onu nerde görse hadi yine iyisin ihihi tarzı konuşmalarımız okul yılı boyunca olmuştu zaten.

Ve ben bugün bir bok yedim. Deli cesareti mi artık tam bilemiyorum ama Güneş'i instagramdan takip etmeye karar verdim. Ve hesabı gizliydi ve tam olarak az önce *01.00 suları* takip isteğimi kabul etti! Bu sizlere hiç önemli gelmeyebilir hatta hiç bile ama bu benim saykodelik hayatımın dönümsel noktalarından biri olabilir.

Ve şuraya da bir not ekliyeyim 'Akrep dövmeli çocuk' yazısı geliyor! Bu gece de American Horror Story'nin yeni sezoni için sabahlıyorum lanet olsun ki. Hadi öpüldünüz...

-berry      || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||


10 Eylül 2016 Cumartesi

Rüya! || Ayrılık Sonrası Psikoloji ve Yeni Umut. ||

Rüyaların tersi çıkarmış ama bilemiyorum.

Bu gece yatmadan önce İso'yu düşündüm. Yokluğunun beni nasıl acıttığını ve aslında hayatımda ne kadar büyük bir yerde olduğunu da fark ettim. Hayatımın her köşesinde artık bu blog var, yani sanki yolda birini görsem bile açıp şu sayfaları yazdığım oluyor.

Yatmadan önce bir depresyon durumum baş gösterdi. İso geldi birden aklımın köşesine, yani ayrıldığımızdan beri bir iki kelime laf ettik ben yazmıyorum e tabii ki o da yazmıyor. Yokluğu hala içimde aslında, mesela whatsapp a artık gün boyu girmiyorum çünkü sadece onunla konuşmak için girerdim ama artık o da yok. Gelişmeler de var elbette.

Kendimi bazı şeylerle avutmaya çalışıyorum. İşte yakışıklı insanların instagram profillerine giriyor, twitter'da mizah profillerinden ayrılmıyorum. Arkadaşlarımın rolü de inanılmaz büyük bu konuda. Ayrıldığımı öğrendiklerinde yazanı mı dersin, hemen tavsiyeler veren mi dersin, arayan mı dersin, küfreden mi dersin hepsi vardı etrafımda.

Geçen günlerde İso bana yazdı. Dövmesini attı. Minik bir sohbet geçti ama gülerek. Klavyeden iki ''asdffd'' yazmak kolay. Ona acı çekmiyormuşum gibi durmuştur ama bilemiyorum yani. İçimi bir ben biliyor. Rouge ile İso hala konuşuyormuş, hatta Rouge bu konuda biraz rahatsızmış. Sonuçta benim eski sevgilimmiş ve benden kafasındaki soru işaretleri yüzünden ayrılmış falan diye rahatsız oluyormuş. Rouge ile İso arasında farklı bir bağ var sebebi ise neredeyse aynı şeyleri yaşamaları. ikisi de sevdikleri için intihar etmiş falanlar.

İşte gece bunları düşünüp hüzünlenirken, rüyamda isoyu gördüm. Ayrılmışız ama, yine birlikte avmlerden birine gitmişiz alışveriş yapıyoruz. Sonra İso ailemle tanışıyo falan. Ama rüyada da ayrılmışız ya içim kan ağlıyo bunu rüyada kesinlikle iliklerime kadar hissediyorum. Uyandığımda efendim işte gözlerde bir tutam yaş, dokunsan ağlayacak modunda kalktım yataktan.

Yeni umut arayışındayım. Okul açıldığında biraz olsun meşgul olacağım ve unutuşumu kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum. Kırmızı'da okulda. Uzun bir süre aşık olmak istemiyorum. Bu iki oldu ve ikisi de elimde patladı!

Geçen gün ise Lady Gaga'nın single'ını beklerken gece yarısı uykusuzluktan ölüyordum. Bero'da son saniyeye kadar beklerken uyuyakaldı yani en azından benim için öyle oldu. Sizlere de promo açısından linkleri aşağı bırakıyorum!

***

Lady Gaga'nın yeni single çalışması ''Perfect Illusion'' yayında!
iTunes  |  Spotify  |  Youtube     || ladygaga.com ||



       twitter: @berrygunluk
       PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com









-berry

4 Eylül 2016 Pazar

Merkürün Hayatımı Mahvedişi!

Herkese Merhaba.

Aslında bu yazıyı yazmaya beni iten şey anlatma isteğim. Neden bilmiyorum, içimden bir şeyler bunları anlatmam gerektiğini söylüyor.

İso cephesinde bazı değişiklikler var.

Öncelikle geçen haftalarda İso ile buluştuk her şey gayet iyi gidiyor dünyanın en mutlu insanıyım falan filan. Kafamıza koyduk ilk öpücüğümüzü yapacağız. Daha doğrusu benim ilk öpücüğüm. Kafamıza koyduğumuz için olsa gerek başımıza gelmeyen engel kalmadı.

Günün başına gidecek olursak, aslında bakarsanız her şey muhteşem gidiyor. Annesi ile tanıştım falan muhteşem bir kadın zaten laf yok. Ef sa ne.

Biz bayağı bir müzikler dinlemeleer, videolar izlemeler gidiyoruz. Bunlar olurken biz first kiss yapamadan arkadaşı geldi. Tatlı da çocuk iyi ki geldi. Herneyse, dedi ''İso arabayı alalım gezelim.'' tabii İso beni arkadaşı olarak falan tanıtıyor, gerçi çocuk bilse sevgili olduğumuzu bilemiyorum olacakları. O da gizli gey çünkü.

Sonralarsan efendim tamam dedik falan yemeğe gittik annesi meşhur dolmasını yaptı ama gerçekten ben böyle efsane bir dolma yememiştim daha önce. Sonra işte yemek yedik annesi beni yemem için zorluyor, İso arkadaşıyla konuşurken benimle kaş-gözleşiyor.

Sonralardan arkadaşı işte bir kahve istedi hepimize yaptı. Kimse kahveyi beğenmedi ama bence gayet güzeldi yani onun elinden olduğu için mi bilemeyeceğim. Annesi falıma baktı. ''Geleceğin çok parlak, uzun bir yola gideceksin ama seni engellemeye çalışan biri var. Kısmetlerin çok onun için nazarında çok.'' dedi. Kısmet çok işini bilemeyeceğim ama uzun yol falan hepsi planımda olan şeylerdi.

Sonra arkadaşı araba almaya gitti biz de odaya çekildik. İso dedi ki ''Berry tam zamanı.'' anlamadım başta masum ruhum anlamayı geri çekti. Ama sonra anladım ki ilk öpücük geliyordu kalbim pır pır. Neyse efenim ilk öpücük gerçekleşti. Ben öpücük cahili sadece dudağımı büzüyorum sonradan kaptım olayı tabii ki. Herneyse iso elini boynuma attı nabzım deli gibi atıyo. ''Nabzın çok hızlı!'' dedi. Diyecektim acaba neden bir düşünelim hadi. Biz ilk öpücük işini alttan çıkarttıktan sonra arkadaşı aradı işte babasının işi olduğu için gelemiyomuş vsvs.

Gün boyu öpücükler sevgi sözleri vs.

Siz şimdi diyorsunuz ki aa ne güzel valla aşkınız ooohh!! diyebilirsiniz ama öyle değil.

4 Eylül 2016

Berry, masumca telefonu eline aldı saat 23.12 suları. İso'dan bir mesaj. ''Berry işte bla bla bla ciddileşmeden bitirelim ben değiştim seni üzmek istemiyorum ama ben değiştim.'' falan. Biliyordum bu ilişkinin bir gün biteceğini hissetmek mi denir artık her ne haltsa!

Eski sevgilisinin etkisinde kaldığı için olduğunu düşünüyorum. Çünkü öpüp bırakacak biri değil. Şükürler olsun ki bunu düşünmüş yalan bir ilişkü kurmayalım falan dedi. Tabii şuan gayet relax anlatıyorum ama yaşarken gözler dolu yaş aktım akıyorum diyor, boğazda ise bir yumru var.

Bir gün geleceğini biliyordum bu ayrılık sözlerinin ama bir anda değil beklenmedik yakalanmak, ne kadar kötü.

Şimdi gidip kendi yazdığım Ayrılık hakkında yazımı okuyup biraz kendime gelmeye çalışacağım...

Hoşçakalın.

-berry

12 Ağustos 2016 Cuma

Tatil'de 1/5 [Yollara Düşüp Kalkamamak]

Herkese Merhabalar!

Sonunda bir tatil yaptım ve tatil bitsede gelip anlatsam diye diye bitirdim ve dün gece evime geldim.

İlk olarak şöyle bir not vereyim. Tatile gitmeyi 5 dakika içinde kararlaştırdık ve hemen hazırlıklara başladık. Sat sabah beşte yola çıkacağımız için hiç uyumamaya ve biraz olsun arabada uyurum umuduyla uykusuz kal(ama)dım.

Tatil heyecanımıdır bilemem ama saat dört sularında bastıran uykuma yenik düşüp yatağıma girdim. Ama ne girmek. Saniyede bir sinekler ısırdı. Sırtım hatta ayaklarımın altı. Bir sinek neden bir insanın ayaklarının altını ısırır? Ki ben bu konuda huyluyum başka biri ayağıma dokunsa bile huylanan biriyim. Kendim bile. Kaşırken ne kadar acı çektim bir ben biliyorum.

Herneyse işte öyle böyle saati beş yapıp yataktan kalktım aa ne güzel annemler de kalkmıştır yaa umuduyla. Kalkmamışlar. Kardeşime gidip sordum ve kutsal bir cevap aldım. "Saat altı da gidiyormuşuz." Neyse dedim Berry sakin ol bir saat geçer.

Kafamda harika bir tatil var ve önümde 8 saatlik bir yol..

Herneyse. Planın saçmalıklarından ilki bizi eniştem Bodrum'a götürecekti, bizi bırakıp geri dönecekti.  Üzüldüm bayağı.

Daha sonra ben tam apartmandan çıktım ve şu meşhur sadece göğüsten aşağı yeri ayakkabıyı gösteren bir foto çekiyim dedim. Çekemedim olmadı. Bari olmamışken bir foto çekiliyim dedim adeta kamera bana oynuyordu. Güzel çıkmadım bir kaç daha foto çekerken apartmandan biri çıkıp bana baktı. Ama nasıl bakmak o itici itici baktı karı. Eğer problem selfie çekmekse velkam tu cehennem. Bir de ona özçekim diyorlar. *orospu gülüşü*

Yola çıktık. Henüz bizim oralardayız yani nasol diyim benim oturduğum yerlerdeyiz. Anlamıştım bu yol asla bitmeyecekti. Ama dedim kendime Berry dayan harika bir tatil olacak sen kuzenin çok eğleneceksiniz çook.

Neyse sabah sekiz oldu tabii kahvaltı da etmediğimiz için acıktık bir yere gidip yiyelim dedik. Tam olarak hangi şehir neresi bilmiyorum ama gittik bir yere. Oturduğum masanın karşısında bir adam var ki off! Hatta attığım tweet de de bunu belirttim.




Keşke o adam eskort olaydı. Bu benim içimde haka bir yara.  Ama yemek yerken kes kes öldüm. inanılmaz öldüm hemde. Bir rezillik çıkmadan yemeğimi bitirsem derken bir ara ifşasını çektim.

Tost sipariş etmişim gidip. Nası yiyeceği diye 8384 saat kendimle bir savaşa girdikten sonra kibar ol! Diyerek hemen tostu elime alıp koparıp ağzıma attım  Baktım böyle olmuyor. Aldım yedim valla. Bu arada çektiğim ifşada da bana mı bakıyor ne? Yoksa flash mı patladı benden habersiz bilemiyorum.

Yok ya olmamıştır.


Herneyse biz orada mola verdikten sonra yola devam ettik. Yarı uyanık, yarı uyur bir halde bir mola daha sığdırdık araya aslında burada başladı her şey. Bütün o atraksiyonlar.

Annem teyzemi aradı dedi biz işte bla bla yerdeyiz siz vardınız mı. Teyzem uzuun bir konuştu sonra annem yemin eet dedi uzata uzata. Telefonu kpattığı anda 'Neymiş? Ne olmuş?' diye sorduk hepimiz. "Yaa hiç beğenmemişler oteli şimdi başka bir otele bakıyorlar." bütün hayallerimin kırılma noktası buydu. Kuzenimi falan aradım o da dedi işte hiç fotoğraflarla alakası yok diye. İçimde bir korku var ki istanbul'a geri dönmek. Gidemem yani bu kadar yoldan diye içim kan ağlıyor.

Neyse işte biz yine bayağı bir yol gittiik gittiik.. İzmir'e vardık. İso iki üç gün öncesine kadar buradaydı hemen ona mesaj attım. Biraz konuştuk falan. Yol boyu her uyanıklığımda bir mesaj atıp gittim. Neyse işte yol devam etti uzun bir süre.

Sonunda Bodrum'a vardık. Otelin yoluna saptık biraz. Sonra farkettik ki deniz bayağı kanalizasyon gibi kokuyo. Amaan pislikleşicem bayağı bok baba. Ben dedim bence de bu otel iğrenç falan. Denize sıfır yazıyordu ama arabayla 5 dakikada çıktık o yokuşu. Plaj desen vasat. İnsanların kalitesi yok. Teyzem demişti zaten "hiç kaliteli insan da yok!" diye.

Otele girdik. Eniştem teyzem yüzleri asık oturuyolar. Yanlarında da bir afet var. O koca otelde tek güzel şey oydu gerçekten.

 


Gerçekten güzel olan tek şey bu adamdı. Bizimle ilgilendi falan bayağı. Hem de. yakışıklıydı. bir gün kalmak şartıyla bizi iyi bir otele yollayavaklarını söylediler. Tamam dedik ve bir hünümüzü böylece bitirdik. 

Hoşca kalın ❤️




24 Temmuz 2016 Pazar

Yaşanan Ayrılıklarda Yaşanması Gerekenler! - Güliz Abla Yazıyor!

Ayrılık hepimiz için ne kadar zor da gözükse aslında hepimizin bir gün karşılaşacağı bir durum. ''Canım biz ayrılmıyoruz bir ciddiyiz şimdi by.'' diyenler bile bir gün bu acının tadına bakıyor maalesef. Bu sonsuza kadar bir ayrılık olmasa dahi küçük ayrılıklarda bile deli gibi ağlıyor, evi inim inletebiliyoruz.

Aylıklar çok yıkıcı da olsa bunun üstesinden elbet bir an gelecek ve kurtulacağız. Acı ama gerçek. Aslında bu yazının amacı elbette bir gün ayrılacaksınız değil. Ama olada bilir.

Şimdi maddelerimize geçmeden önce bu olaylarla ilgili yaşadığım küçük detaylardan bahsedeceğim. Bugün bir yakınım sevgilisinden ayrıldı. Aslında terk edildi. Geldi tüm gün ağladı. Ben o kişiyi ilk kez böyle ağlarken gördüm. Zaten geldiğinde deli gibi ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Biraz kahin olan yanım böyle sinyaller alıyordu. Lakin bu kadar çabuk gerçekleşeceğini nereden bilebilirdim? Herneyse. Ben de bir ilişki kahini olarak ona biraz tarifler verdim. Verdiğim tarifler şöyleydi. ''Üç kuruşluk insanlara, beş kuruşluk değer verirsen seni bırakır kalan iki kuruşu da harcar takma yani!'' şeklindeydi. Yani başarılı da oldum aslında gülüştük ettik.

Bu teknikler bizde işe yaradı ve bende hemen sizlerde de böyle şeyler yaşayanlar olur diye yazmak istedim. Adeta bir GÜLİZ ABLA YAZIYOR köşesi oldu bu!

Herneyse. Geçelim size de vereceğim tariflere.


  • ARKADAŞLAR
Arkadaşlara değer veren biri olduğunuzu ve etrafınızda sizi dinleyecek onlarca arkadaş biriktirdiğinizi ve iyi bir insan olduğunuzu öküzlükten uzak durduğunuzu ele alıyorum. Bir arkadaşınıza gidin veya hemen acil bir buluşma yapın. Eğer arkadaşınızla aranız gerçekten çok iyiyse bunu bir hafta içinde tekrarlayın. Bu yeğen kuzen falanda olabilir hatta çok daha iyi olacaktır. Ona derdinizi anlatın. Sizi dinleyip en iyi tavsiyeyi onlar çoktan vermiş olacaktır. Hatta tahmini on dakika sonra tamamen unutmuş olup, kahkaha krizlerine girmiş bile olacaksınız.


  • MUZİKLER
Acı çekmesek bile her zaman müzik dinliyoruz. Üstelik günümüz teknolojisinde iki saniyede yutupdan bir şarkı patlatabiliyoruz. Ama böyle bir durumlarda asla. Sezen Aksu olsun, Sertab Erener olsun uzak duruyoruz. Eğlenceli şarkılar açın, kafanız dağılsın. İşte ilişkiler için özel olan şarkılardan falan uzak durunuz. Bunlar sadece acı çekmenizi kolaylaştırır.


  • DANS
Dans etmek her zaman en iyisidir. Her zaman en kolayıdır. Baktınız geldi aklınızı aç anam bir müzik geç deli gibi aptal aptal hareketler yap. Önerim ayna karşısı kendinizi izleyip gülersinizde. 



  • AĞLAMAK
Ağlamak çok basit bir yöntemdir. Aslında bunu ayrıldığınız gün yapın sadece. Diğerleri biraz saçma olur. O anın stresi ve sinir boşalmasını ağlayarak atın. Asla arkadaşlarınızı veya etraftaki eşyaları kırmakla uğraşmayın. Deli gibi ağlayın. İnanın bana rahatlıyacak ve arınmış olacaksınız..

Anlatmak istediğiniz dertleriniz varsa buraya yorum olarak veya twitter'ıma yazabilirsiniz!

Twitter: @BerryGunluk

23 Temmuz 2016 Cumartesi

Çılgın Rüyalar?!

Herkese Merrrhaba!

Çok mutluyum çünkü az önce tekrar bilgisayarıma kavuştum. Yeniden rahat rahat sizlere içimi dökeceğim günler geri geldi. Açk konuşucam telefondan her ne kadar artık bilgisayar teknolojisine ulaşmış olsak da, bilgisayarın yerini tutmuyor. Gerçekten.

Şimdi. Sizlere başımdan henüz yeni geçen bir rüya hikayesinden bahsedeceğim.

İki gündür peş peşe rüyamda Kırmızı'yı görüyorum. Ama nasıl görmek onlara değinelim.

Önce dünden öncesine gidelim. Masumca uyuyordum. Sonra birden karanlık bir ortamda belirdim. Ooo yaşasın fantaziler nerede Christian Grey? diye etrafa bakınırken bizim sınıftan bir kaç kişiyi görünce Grey kalsın dedim içimden. Hayır yani insana rüyada bile rahat yok. Her neyse, konumuza dönüş yapalım.

Kırmızı geldi. Bende allahım nolur yanıma gelsin lütfen! diye yalvarırken yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. Cennetteydim rüyada. Kalp krizi geçiriyorum ama bir yandan da sakin duruyorum. Oysa çocuk kolunu omzuna attı Berry daha ne sakin duruyosun atla üstüne işte! Neyse.

''Doğum günüme geliyorsun değil mi Berry?'' dedi önce bi WTF? oldum. Sonra bir düşündüm beni niye çağırıyo bir piçlik var hadi ama neyse dedim. İçime doğmuş rüya çünkü maalesef. Neyse, sonra efendim bir kaç küçük sözlü mğnakaşa ettik. Aslında ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Tam olarak kestiremiyorum ama çok romantik bir ortam olduğunu ve yatağa gidelim mi dese oda nerede? diyeceğim bir ruh halindeyim siz anlayın.

Sonra efendim bir baklar döndü ve birden bir Berry kafası olarak dedim ki ''Gitmem gerek.'' sonra o şaşkın ben ondan şaşkın böyle mal bir ruh halindeyim. Sonra işte bombayı patlatacak bir olay yaşandı. ''Keşke gitmesen, hep kalsan!''

Uyandım.

Hayata bir kaç büyük küfür savurduktan sonra bastıran kulak ağrımla eziyet çektim. Bu arada kulak ağrısı demişken gerçekten ben dünyada bu kadar büyük bir acı yaşamadım. O neydi bacım. Canımdan can çektiler. Acı, sadece acı. Kulak kendi kafasına göre acı çekiyor sadece. Arada bir doz arttırıp azaltıyor. Neyseki şimdi daha iyiyim.

Gelelim bu geceye. Yine masumca yattım. Ama aklımda o geceki rüya var. 'Kızaaam işarat bunlar!' modunda olan bir de beynim var. Sonra çok vakit geçmeden uykuya daldım.

Yanımda Tutu var, sonra biz bir evdeyiz. Site gibi bir yer havuz başında akıyoruz beraber. Sonra Kırmızı tam bir karanlık ruhuyla geliveriyor. Cool cool geliyor. Tutu bana kaş göz şekilleriyle Kırmızı'nın geldiğini anlatmaya başlıyor. Sonra biz eğlenirken bir bakmışız kanka olmuşuz biz.

Bayağı takılıyorduk. Sonra bir yatakta yan yana uzandığımızı hatılıyorum. Birbirimizi çekiyoduk. Telefonlarımızdan efsane şeyler oluyordu. Sonra işte bayağı sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Lanet olsun hatırlamadığım rüyalar.

Sonra bir arabada olduğumu ve gittiğimi hatırlıyorum.

Kırmızı'nın kendini hatırlatma çabasıydı. İso ile olabildiğince çok mutluyum. Harika gidiyor her şey ilişkimiz olsun sohbetlerimiz olsun. En önemlisi birbirimizi seviyoruz.

Kırmızı demişken, bir sevgili yapmıştı 30 haziran günü. Ona deniz kızı demişti. İşte ilk defa birine bunları hissediyorum falanlar filanlar. Ayrılmışlar. Nasıl öğrendiğimi de kısa bir şekilde şöyle izah
edeyim. Bu iki rüyaan sonra içime doğan hisle gidip instagramına baktım. Fotoğraflarını ve instagramda ki açıklamasındaki deniz kızı saçmalıklarını silmiş. Açıkçası mutlu oldum. Tamam sevgilim var, ama ben bulabileceğim ve beni hakedenin en iyisini buldum. Ben de onu hakediyorum. Ama o kız bunları haketmiyordu. O muhteşem biri ve kesinlikle en muhteşemini bulmalı. Lanet olsun onu hale önemsiyorum sanırım. Kimse ilkini unutamaz değil mi? Bunun kuralı budur. O benim ilk aşkımdı.

Herneyse. Çok kafa ütüledim sanırım. Sizleri seviyorum. Yeni yazılarda daha çok eğleneceğimiz dileği ile.

Bu arada twitter'dan beni takip etmeyi unutmayın çünkü gündelik olaylarım genelde orada oluyor! @BerryGunluk

3 Temmuz 2016 Pazar

Yaz Geldi - "Aşkım, Kerimcan'da bile tektaş var!" - Diyet

Herkese merhabaaa!

Yine olabildiğince uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Ama ne uapayım ki bilgisayarım bozuk ve telefondan yazmak çok zor.

Öncelikle olaylar var a dostlar. Şu yaz konusuna geçmeden onlara bir değineceğim.

Öncelikle İso'nun bir hastalığı olduğunu öğrendim. Evet biraz üzüldüm hatta bir gıdım kahroldum. İso kan kanseriymiş arkadaşlar. Doğru duydunuz. Bunların hepsi çok aynı yıldızın altında izlemekten geldi başıma. Artık destek olduğum biri var. Gerçekten her şey olduğu kadar iyi ilerliyor. Bizim hiç sıkıntımız yok ama İso ve arkadaşlarının sorunları hiç bitmiyor. İso bana sürekli gittiği yerlerde ki yakışıklılardan bahsediyor ama ben yapsam ağzıma sıçılıyor. Sürekli şu adam beni kesiyor diyor ama ben söylesem yine ağzıma sıçılıyor.

Ben de sadece tatile gittiğimde gör sen deyip şeytanlı emoji atmaktan başka bir şey yapamıyorum.

Mesela dün bir atarı şuydu; neden o işteyken ona mesaj atmamışım bla bla. Ulan saat başı telefonla aradın zaten neye mesaj atayım. Hemde ayrıca işteyken beni biri rahatsız etse sinir olurum onun için de atmadım. Çocuk işini mi yapacak yoksa bana mı mesaj atıcak.

İki lafımızdan biri kıskançlık aslında. O beni çok kıskanıyor. Burada bir eşitlik yok ilişkide işte bakın o herkese bakar ama ben yapsam hemen "ben hastanedeyken kim gelicek yanıma" ya bağlıyoruz.

İso'ya sürekşi tek taş fotoğrafı atıyorum takmıyor çocuk! Kerimcan'da bile tektaş var utanmaz! Lanet olsun. Mesaja bakıyo. Ya takmıor ya da hemen bir konu sapmaları falan. Bıktım.

Herneyse biraz mutlumsu haberlere gelelim.

Malum yaz geldi. Okullar kapandı falan. Sınıfı da zar zor kurtardım böyle bir son an geçmesi yaşadım. Karnemi elime alana kadar bir stres. Yüzümde bir eyvah kaldım galiba annem öldürecek! tarzı bir bakışlar. Ay kız anlatırken hatırladım bunlar mutlu değil. Mutlu olanı geçtim. Ve artık egoist öğretmenlerin keyif için azarladığı "ay siz en kötüsünüz! sizden bir şey olmaz! ben bir şey kaybetmiyorum nasılsa!" deyip sımıfları terk etmelerini falan anlayamadım anlayamayacağım.

Öğretmen dırdırı falan da yok oh ne rahat. Tüm gün malak gibi yatıyorum. Elimde telefon arada bir yatakta sağa sola dönüyorum çünkü bir yerden sonra ağrıyor popo. Tek rakibim Kim Kardashian artık!

Yaz'ı seviyorum ama sevmiyorumda. Ben soğuk hava insanıyım. Sıcak görünce gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum. Ne uyuyabiliyorum ne yiyebiliyorum. Oturduğum yerde koşu yapmıi gibi terlediğim için günde iki kez duş alıyorum.

Ama pazartesi denize gideceğim yaas! Sex on the Beach içeceğim deniz kum güneş instagrama selfie atacağım valla.

bir arkadaşım tatile gidip döndü bile. İkisi şuan tatilde ve ağustosun sonunda gelecekler tekrar. Ben ise annemin bayramdan sonra gideceğiz şeyini bekliyorum. İnanamıyorum artık geçen sene de öyle dendi ağustosun ortasında gittik. İstanbul'a geldim okul açıldı!

Ay kızz! Şimdi hatırladım ben bu göbüşle nasıl soyunup suya giricek yakışıklı beyler karşısında bilemiyorum. Bana 2 gün içerisinde 25-30 kilo verdirecek bir diyet söyleyin de yapayım hemen!

Haydin duaları eksik etmeyelim.

i love yü

berry

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Buluşma?!



Öncelikle herkese merhaba.

şimdi sizlere o kadar güzel haberler getirdim ki anlatamam.

İso ile bulluştuk bugün. rahat edemedim hemen anlatmak istedim. Gerçekten şu ilk buluşmalar berbattır lafını kesinlikle unutun. Tek kelime ile harikaydı. Ben bile şaşırdım. Çünkü bir kaç arladaşım ilk buluşmalar kötüdür falan dediler korkuttular beni.

Bir avm'de buluştuk. öncelikle ben kafatı yiyorum vardığım anda. ben ne yapıyorum bile dedim kendi kendime. Ama İso geldi. Göz göze geldiğimiz an bir elektrik çarpması hissi ve kalbin durması. gerçekten çok güzel bir andı. Size anlatamam.
ardından hemen konuşarak, daha doğrusu konuşamadan ikimiz de ne diyeceğimizi merak ediyoruz ama ağzımızı bıçak açmıyor havası vardı. daha sonra bişiler spra sora falan ilerlettik güzeldi de. yemeklerimizi yedik daha sonra gülüştük eğlendik ve sinema saati geldi. şimdi benim kafada sorular şu; sinema da zaten boştu. bir şeyler olur mu acaba? benim ilk öpücüğüm ya da el ele ilk film izleyişim falan.

salona bir girdik ana baba günü olmuş. sanki berry ve iso yalnız kalmasın aman aman diye birleşmişler. oturduk kardeş kardeş filmimizi izledik. arada gülüştük bakıştık. romantikti yani.

sonra film bitti ve çıktık avm den o kadar centilmendi ki ben taksiye binene kadar ayrılmadı yanımdan. ben binene kadar dibimde durdu.

adeta yıllarca hayalini kurduğum şeyler bir gün içinde gerçekleşti.

güzel bir gündü yani anlayacağınız......

3 Mayıs 2016 Salı

Berry Günlük 1 Yaşında!



Ailem merhaba;

Artık ailem diyorum çünkü artık siz beni ailemden daha iyi, daha çok şeyimi biliyorsunuz.

Zaman zaman aşkımı, tamam hep aşkımı, bazen iç dünyamı sizlere yazıyorum. Bu günlüğü tamamen kendi içimi dökmek ve Kırmızı'ya olan aşkımı kendimce belgelemekti. Ama gün geldi diğer aşklarım, sevgililerim hepsini okudunuz.

Zaman zaman yazmadım, sonra geldim ve yazdım.

Böyle yazılar nasıl yazılır pek bilmiyorum ama bugün Google'ın şu iyi ki doğdum şeyini görmeseydim sanmıyorum ki hatırlayacaktım. Unutacaktım.

Hayatımın yarısını yatarak diğer yarısını aşk acısı çekerek geçiren bir ergenim aslında. Gün geldi aşkımdan emin değildim yazdım. Çoğunlukla güldük. Nice yaşlara BERRY GÜNLÜK!

30 Nisan 2016 Cumartesi

Benim Bile Sevgilim Var!

Merhaba yeniden!

Yine uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Geçen yazımda İso ile aramda bir şeyler olabileceğinden bahsetmiştim ve oldu!

Öncelikle başlangıçtan bahsedeceğim. Barbie beni gaza getirdi. Dedi ki "sen açıl ya her zaman adı beklenmez ki!"

Ben buna demek için önce bayağı bir emin miyiz ne diyeyim falan diye bayağı bir soru sordum. Barnieve kardeşlerine. Onlar da "benim hakkımda ne düşünüyorsun de!" Dediler. Hemen gittim yazdım tabii yazarken kalp krizleri yaşıyorum. Böyle öl deseler ölürüm o derece. Sonra tabii hemen yazdım.

Ne bekleriz? Bir kaç saçma cümle kurdu. Barbie ile telefondayız onunla gülme krizleri şoklar falan bayağı şey yaşadık orada da! Sonra dedi ki zamana bırakalım bla bla!!!!

Neyse dedim anlayış verdim bir iki hafta geçti şakayla karıiık dedi ki çıkalım biz seninle ya! Falan yazdı ben dedim ee İso bey! Sözüne geldinnnn. Sonra hemen random gülüş attım dedi ki şaka algılama. Bir iki saniye sadece durdum. Sonra yani olur dedim falan bayağı ama nasıl gülüyorum.


Hani böyle uzun bir süre tuvaletinizi tutarsınız da bir an gelir tuvalete girersiniz öyle bir mutluluk.

Yani aşık değilim. Aşk sadece bir kere olur bence o da Kırmızı'ydo benim için. Sonsuza kadar da öyle kalacak. Ama sevgim var. Onunla konuşurken yüzümden inmeyen bir mutluluğum var daha ne olsun ki?

Mutluyum. O bana yeter!

Biri ile mutlu olmaya ihtiyacım vardı gerçekten ve oldu.

Aşk güzel şey yani ben aşk olmadan yaşayamam sanırım. Mutlaka birini bulur ve aşık olurum o da en olmayaxak kişi olur.

Ben aşkı lise yılımın başından bu güne ve sonsuza kadar sürecek birine verdim. O kendini biliyor.

Aşk olmayınca böyle estetiği olmayan ajda pekkan gibi kalıyorum. Estetik güzel şey aman pardon aşk.

Ama sevgi daha önemli.

Hadi darısı başınıza bebeklerim. Benim bile manitam var şuan sizin hayli hayli olur!

Tabii siz şimdi Berry de manita buldu burayı boşlado diyebilirsiniz ama olmadı öyle şey! Ben asla bırakmam burayı. Tamam belki evlenirsem! Şaka şaka!

Bu arada taşındım. Yazamamamın bir sebebi de budır internet falan yoktu. Neyse haydi kendinize dikkat edin.

Not; nazar değdirmeyin lütfen bakın ihtiyacım var!

Okuduğunuz için teşekkürlerr....

BERRY'nin film eleştirilerini yazdığı blog 'Berry Film' için tık

Twitter; @BerryGunluk

21 Mart 2016 Pazartesi

Gelin Ata Binmiş, Evde Kalanlara 'Bye Bitchez' demiş.

Herkese merhaba yine ben.

Kafanızı ütülemeye ve dertlerimi anlatacağım mor günlüğüme yeniden geldim ben. Herneyse. UUn zamandır yokum farkındayım ama büyük bir sorunum var bilgisayarım bozuk. Şuan telefpn köşelerinde sürünerek yazıyorum sizlere.

Uzun zaman oldu tabii. E zaman da değişti. Evlendim mesela.

Şaka be!

Bana öyle şans nerde geldi de kısacık bir aysa gelsin! Ama bu demek değil ki kısmetim de yok. Ama bu konuya girmeden önce bir özet geçeyim. Hayatımda yaşadığım en verimli günlerden birindeyim. Daha geçen cuma sahnedeydim. Ondan önce de pazartesi. Yani provalar falan beni yorunce eve gelip kollarımı gere gere uyuduğum için yazmaya fırsatım da olmadı açıkçası.

Neyse ben kıçımı yayıp otururken bir kısmet geldi kapımı çaldı!!!!

Evet doğru duydunuz Berry'nin kapısını bir kısmet çaldı. Hatta yumrukladı a dostlar. Bu haberi ve yazıyı aslında her şey kesinleşince yazmak istiyordum ama piremses ruhum buna izin vermedi ve iç sesim yazmam gerektiğini söyledi.

Adı İso.

Evet bir adı var AMAN ALLAHIM. Kolu da var bacağı da iki kolu iki bacağı var gerçektenbilğin insan. Hatta platonik falan da değil yani batağı gerçek ormantik yazışmalar içindeyim.

Ama içinde ki ses bana diyor ki "ulan Berry, şimdi sen buna gönlünü kaptırınca piç çıkar bu!" Ama susturuyorum. Uzun bir konuşma zamanı içindeyiz yani 1.5 haftadır.

Başlarda "bu bir kısmet dostlarım. Eğer kaybedersek evde kalırım, kocasız kalırım ama kaybetmeyeceğim bu sefer kanka olmayacağım!" Edasıyla yazıştım. Tabii arada şebelek yüzünden kankalı şeysini atlattım.

Yani şimdilik. Ama bu demek değil ki onu kaybedeceğim.

Yani aşk kolay bir şey değil. Beni az buz tanıyorsanız sürtüğüm falan ama aşk olmadan kimseyle çıkamam ben ama İso'da elektrik var.

Şuan sanki ben ortadayım Kırmızı ve İso beni çekiyor gibi hissediyorum. Bir adım daha kayıyorum Kırmızı'ya. Kalbim hala onda. Bunu depresif bir günlük yapmak istemiyorum lakin Model'den fatma bacımız ne demiş? "Ah ne zormuş bitsin demek hala severken seni..." Yani tam olarak böyleyim.

Ama şuan modum gelin ata binmiş ya nasip dememiş. Arkasına bakıp evde kalanlara bye bitchezzz demiş.

Yani başlarda onunla konuşmamalıyım falan diye de düşünmedim değil. Ben Kırmızı'ya aidim gibime geliyor. Tabii ki birileriyle çıkarım. Ama aşık olacağımı sanmıyorum. Ama daha İso'yu çok duyacaksınız benden söylemesi gidişatımız çok iyi önümüzdeki günlerde sırf bir yazıyı onunla ilgili yapmayı planladım.

Bu kadar dert yeter. Hiç mi güzel şey olmadı canım! Oldu tabii.

Mesela yine son şrovalardayken Bubi adında bir yakışıklı beldi yanına. Ama nasl yakışıklı siyah saç siyah göz o burun heşe 38842 estetik geçir o kadar güzel burnun olamaz. Hele o dudağın estetikliğinin bebeksiliğinin yakışıklılığının tarlılığına me demeli??

Geldi konuştu benle tabii yine kesiyorum ben onu *buraya şeytan smile*

"Senin sesin gerçek mi? Ya çok güzel" dedi içimde bir ses hayır estetik diyip anırırken dışım evet demekle yetindi. E biliyorsunuz ben zamanında sesimle neler yaptım erkeklere sanırım bundan bir yazımda bahsettim. Ben üşendim siz bulun ;)

Sesini değiltiriyomusun arada dedi ben nasıl yani dedi sesini inceltti falan. Benim için *E G O* sonra arada karizmatik smile yolladı.

Ama en iyisi şuradaydı yandaşlarım!!!!!!


Birden içeri girdi sahneye dakikalar kalmış dedi "tekbir diyicem allahu ekber demeyenin anasını bilmemne ediyim" dedi. Ve ben bu deist-ateist kırması halimle tek başıma allahu ekber dedim hem sevap kazandım hem de o güzel karizmatik gülüşü tekrar gördüm. Dedi ki gülerken "şanslısın"

Sorna gömdüker sahnede öldüm falan ama şaka mala sahne güzeldi çıkışta da ço güzel eleştiriler aldım.

Bugünlük benden bu kadar canımıniçisininkuzusununtravestiklerim ❤️

Okuduğunuz için teşekkürlerr....

BERRY'nin film eleştirilerini yazdığı blog 'Berry Film' için tık

Twitter; @BerryGunluk

8 Şubat 2016 Pazartesi

Aşk Hayatım Bi' Yükselişte!


Önce girmeden benim burcum Akrep ve aşk hayatım böyleymiş. 

Sevgili Akrep burcu, 2016 yılında aşk hayatınız çok daha farklı ilerleyecek. Yalnız kalma ihtiyacınız geride bıraktığımız yılın sonlarına doğru ortadan kalkmaya başladı ve yeni yılın gelmesiyle beraber aşk hayatınızda hareketlilik olmasını isteyeceksiniz. Merak etmeyin, isteğiniz yerini bulacak ve aradığınız aşkı yıl içerisinde bulma fırsatı yakalayacaksınız. Bazılarınızın aşk hayatı alışılagelmişin dışında ilerlemeye başlayacak. İlginç birliktelikler gündeme gelebilir.

Evet böyle gayet iyi gibi gözüküyor değil mi? Hiç öyle değil. Aşk istiyorum yani bilmiyorum artık bir sevgili falan ama olmayınc olmuyor ne yaparsın. 

Bugün neden burç yorumuyla girdim? Çünkü aşk hayatım daha doğrusu buna aşk hayarı dememeliyiz ama yükselişte gibi gibi. 

Bugün okulun ilk günü çok mutsuzdum. 3 saatlik uykuyla gitmek zorunda kaldım yine o okula. Ondan sonra Tutu ile vakit geçirdik bayağı bir eğlendik falan yani. 

Espriler falan havada uçuyordu. Tiyatro hocası girdi ders işlemedi anılarımızı anladık kısacası işte tatilde ne yaptın konusu. Aşk hayatı falan sordu. Aşk hayatı ne yaa. Hoca kendi ergenliğini anlattı falan ben niye böyle şeyler yaşayamıyorum demeden alamadım kendimi. 

Sonra ne olsa beğenirsiniz. Kırmızı kapıdan girdi biz Tutu ile OHA olduk hayır içinizden değil bayağı mal gibi ona bakp oha diye bağırdım ya. Tutu da öyle. 

Hoca da dedi "Kırmızı sen yakışıklısın istediğin herkesi alabilirsin" falan dedi ben gidicektim. Tabii ki olmadı. Yanımdan birini aldı gitti. Ben hala şok güle güle çıktık dınıftan derse geldik. Ders falan boştu onlar işte son birkaç derste Maviş ile anılarım oldu. 

Geldi önüme oturdu kolumu falan sıkıyor. Gözlerimin içine bakarken nasıl parlıyor o mavi gözleri. Bide konusuyo o ses tonu falan bir güzel. 



Sonra bir çocuk var Togi. Yani dedi ki fotoğrafımı çekebilir misin dedi bende dedim evet aldım çektim. Sonra dedim ki ses tonun da bir güzeldi. "Çektim." Ondan sonra dedi ki "o nasıl çektim demekti lan boşaldım." Dedi tabii biz Tutu ile kopuyoruz gülmekten. Böyle bir şey yok. 

Böyle geçti daha sonra detayla anlatırım. Gerçi böyle diyorum anlatmıyorum neyse. 

Kendinize iyi bakıın 🙏🏼

BERRY'nin film eleştirilerini yazdığı blog 'Berry Film' için tık

Twitter; @BerryGunluk

4 Şubat 2016 Perşembe

Yakışıklı Günlükleri: Ah Jon! Vah Justin!

Herkese selamlar öncelikle, uzun zamandır yokum? Neden çünkü evcil ejderham bilgisayarımı yedi. Falan filan... Herneyse... Anlatacak bir konum bile olmadığı için size hayatımın yakışıklılarını tanıştırmak istiyorum.

Sizinle evcil yakışıklı kocalarımı tanıştırmak istiyoruum....

VE KARŞINIZDA... JON KORTAJARENA!

  

Bu benim biriciğim, canımın en iç noktasından bir bey! 

30'lu yaşlarında olmasına rağmen vücudundan ve yüzünden en ufak yakışıklılık kaybetmemiş, aksine aldıkça almış. Bunu yaratan tanrıysa beni yaratan kim demek istiyorum sizin huzurlarınızda. Yani şu endama bakar mısınız? Asılmamak elde değil. Yani nasıl diyeyim, dövecekse bu dövsün. Atacaksa bu atsın duvardan duvara bu fırlatsın yani ne diyebilirim başka!

Jon haydi yine gel benim ol! Gerçi daha önce olmamıştın ama gel ve ol işte. 

Gözünün karasından, vücudunun en ince detaylarına kadar taptığım bu adam. Gerçi Tutu beğenmemişti bunu yani çirkin falan demişti. Ama şu keskin vücut hatlarına bakar mısınız? Delirmek üzereyim yani. Bunu benimle aynı tanrı yaratmış olamaz. Bunu üst levellerda biri yaratırken beni daha başlangıçtaki biri yaratmış olmalı! 

Ben kendimi bunlarla aynı keseye koymaya bile korkuyorum ya!

Bırak insan demeyi!

Genel Özelliklerini İnceleyelim;
-Tuvalet eğitimi tam
-Bazı durumlarda aşırı tatlı olabiliyor ve sizin ışığı görüp tahtalıköy de ki yazlığınıza götürebilir.
-Yanınızda siz yokken dışarı tek yollamayın, kız erkek asılan çıkar ve sizin de namus davanızı ölümle tamamlamanız gerekebilir.
-Günde en az üç dört kere bir tas yemek yer.
-Aşırı tatlılık yaptığında bir öpücük... (allahım sen konuyu biliyorsun.)

Gece sarılacaksın buna, koklayacaksın sabaha kadar sarılacaksın. Bu dünyada gördüğüm en seksi erkeklerden biridir bu bey!

Bu da böyle biline!

Veee... Sırada benim hayatımın tamamını alsın dediğim... Benim adeta tanrım olan Justin Timberlake. Az önce dedim ya hani dövecekse bu dövsün falan. Bu ikisi benim olarak obaaa! Tamam derim artık ölebilirim.


Yani şu şebeleğe bakar mısınız? 

Şimdi doğal olarak diyebilirsiniz adam evli, çocuğu da oldu sen neyin tribindesin. Ya ben onun için aile dağıtmayı göze almışım ya! Şuna bakar mısın? Şu taşlığa her zerresinden karizma akan şu adama bir bakar mısınız?

Tamam bu kadar yeter asılmayın enişteniz olur!

Beni yakınımdan tanıyanlar JT aşkımı bilirler. Albümünü aldığımda öpücüklere boğduğumu hatırlıyorum. İstanbul konserini kaçırdığım için gece boyu ağladığımı da bilirim yani. Ne malmışım bir bilet alıp gitseymişim en azından bir görseymişim. Bir daha gelene kadar ooooo.....

Genel özelliklerini inceleyelim;
-Tuvalet eğitimi tam
-Aşırı titiz (Öyle ki istanbul'da kendine özel asansör temizleneceği bile eklemişti.)
-Sesi güzel şarkı söyler
-Bir bakışıyla kalbinizi ortadan ikiye ayırıp tekmeleyebilir... Ama Justin bey, o kırdığın kalp anayın poselen takımı değil
-Aşırı tatlı olabilir böyle durumların ilacı bir öpücük olabilir (amin, çok amin.)
-Tasmasız sokağa çıkarmanızı önermiyoruz. Her an britney sıçrayabilir.

---

Okuduğunuz için teşekkürlerr....

BERRY'nin film eleştirilerini yazdığı blog 'Berry Film' için tık

Twitter; @BerryGunluk


17 Ocak 2016 Pazar

Kurallar! Yasaklar! 'Mustang' Filmi Hakkında.

Herkese Merhaba!!! *Ağır derecede spoiler içerir filmi izleyecek olanlar okumayabilir.*

Uzun zamandır bloga yazamıyorum farkındayım. Uzatmadan konuya girmek istiyorum.

Türk yapımlı film Mustang, Oscar ödüllerinde 'En İyi Yabancı Film' dalında adaylık kazandı. Şimdi bende bugün boş bulduğum ilk dakikada açtım izledim filmi. Elimde ki mavi not defterine saniye saniye notlar aldım. Bende tiyatro okuyorum yani biraz anlıyorum bu işlerden uzatmadan direk filme geçmek istiyorum...

Öncelikle gözüme çarpan ilk şey diksiyonlar oldu. Bilmiyorum, kelime sonları uzatılıyor ya da kelimeler yanlış bir şekilde söylenmesi kulağıma çok battı ve 'Diksiyon' diye not aldığım yerin altını iki üç kez çizmek zorunda kaldım. İkinci gözüme çok çarpan ise amatör bir kısa filmde oynuyor gibi rol yapan kişiler. Bu herkeste yoktu ama rol yaptığını çok belli ediyorlardı ve doğal değillerdi. Bakışları olsun, kelimeleri olsun...

İlk başlarda izlerken babaanneye çok gıcık kapmıştım ''Ah elime bir verseler de ben de onu öyle dövsem.'' falan dediğimi hatırlıyorum. Filmv gittikçe ortaya çıkmaya başladığında, amcalarından kızları koruduğunda vs. kadının aslında sadece gerikafalı olduğunu ve çevreden ne duyarsa onlara inanan kendi halinde bir kadın. Kızlar okuldan çıktıktan sonra kızlı erkekli denize gidip oyunlar oynuyorlar deve güreşi falan aptal komşunun biri görüp hemen babaannesine iletiyor ama nasıl? işte efendim yoldan çıkarıyorlar oğlanları, kendilerini tatmin ediyorlar mı dersin her şey var atıp tutmuş masum oyunu! İnsanlar neden bu kadar kıt dedim. Hayır film için değil tamamen kendi düşüncem için. İnsanlar başkalarına ahlak polisi kesilmiş! Hayır sizene insanlardan yani! Sen 'ahlaklımısın' o zaman ahlakınla yaşa! Öyle insanların kısaca ağzına sıçayım öyle insanların gerçekten öyle.

Ahlak kelimesi bize nasıl geldiyse; Kısa giymiş, ona gitmiş, onu öpmüş, bununla yatmış yani kimene bundan sen kendine bak kardeşim! Sen iyi bir insanmısın? Ahlaklı mısın bak bakalım. Ahlaka girme sebebim film tamamen bunun üzerine kurulu beş kız kardeşin ahlaklarını koruyan (!) amcaları ve babaanneleri!

Kişi orospuluk mu yapıyor? Sanane! Bakireymiş diğilmiş sanane! Senin çeneni mi yoruyor onlar?

Herneyse bekaret raporu almaya gittiler bunlar da amcalarıyla. Yani bilimsel olarak bir şeye yaramayan küçücük kan damlasını ne kadar çok büyütüyoruz? Bunun yüzünden insanları öldürüyoruz farkında mısınız? Namus adı altında.

**

Neyse sonra babaannesi kızların odasına girip ahlaklarını bozacak(!) ne varsa aldı hepsini. Sonra amcası bunları ne zaman görse zaten 'orospular' gözüyle bakıyor. Yani şöyle; Kızlardan biri kalkıp sağa sola yürüse adam diyecek ki sen kesin namussuzsun hemen bekaret testine hooop diye!

Küçük kızın deyimiyle; ''Ahlak'' bozulmasın diye evde ders almaya başladılar. Hayır kağıt kalem değil, yemek, temizlik derslerine başladılar. Mantılar, dolmalar, börekler, el işleri, cam silme vs. 'Aman canım ahlakımız bozulmasın!'

Babaanneleri kızlara o küçük kızın deyimiyle 'boka benzeyen elbiseler' dikip giydiriyor kollar uzun etekler yere kadar falan filan... Ama yine de yırttılar falan... Ne fayda etti?

Evden baskıdan kaçmaları çok çok iyiydi yani camdan gidiyorlar tabii bunlar anlaşılınca kapılar uzatıldı, camlara tel taktırıldı yani ev onlar için tamamen hapisaneye döndü.

Sonra tek tek evlendirilmeye başladılar. Evlenen gidiyor evden. Kötü yanı da buydu, küçük kız ne yapıyorsa neyi işitiyorsa biz onu görüyoruz onun için çoğu şeyin ucu açık bitti. Evlendikten sonra ne oldu falan hepsini merak ediyorum. Sonunda ne oldu mesela...

Gerdekten sonra çarşaf kontrolleri, kan çıkmayınca doktora gidip kontroller falan tam bir türkiye'ydi. Yani bazı yorumlar okudum filmle ilgili işte bizi yanlış anlatıyorlar falan! Hayır efendim her şeyi doğru! İnsanlar böyle ahlak adı altında şu koca evrendeki küçücük dünyamızda barışımızı sağlamıyoruz. Birbirimizi öldürüyoruz, biz bir barışı sağlayamadık!

İnsanlar Mars'a gitsin mi sorusuna hayır cevap vermek istiyorum şuan, biz insanlar, orayı da kirletiriz merak etmeyin...

****

Sanırım en resmi yazılarımdan biri oldu bu yazı... Sizi güldürmek yerine biran gerçek hayatın içine girdik ve biraz daha yüzleştik onlarla...

Kendinize iyi bakın...

Twitter: @BerryGunluk




10 Ocak 2016 Pazar

Sevgili Mi O Ne?

Artık aşk ne tam olarak kestiremiyorum. Sevgilimin olmamasının üstünden 365 gün çoktan geçti bile. Onların da uzun sürdüğünü düşünmüyorum açıkçası.

Geçen de dediğim gibi artık yalnızlık beynime dank etti. Yani giriş o giriş. Bir kaç gündür deli gibi kullanıyor, kendimi adeta Lady Gaga gibi hissediyordum. Bu nasıl mı oluyor? Şöyle söyleyim; herkes bir iltifat herkes bir iltifat. Gerçi bunların da içten olduğunu hiç sanmıyorum. Herkesin amacı birini yatağa atmak.

Bir de adam var. Kendi kendine gelin oldu birden. Bana sabahları günaydın sevgilim diye mesajlar falan atıyor ruh hastası. Ama mesajlarına cevap bile vermediğim halde.

Açıklamamda bir şeyler yazmazken gelen bir saatte mesaj sayısı; 5
Açıklamama 'Amacı seks olanlar yazmasın.' yazdıktan sonra gelen mesaj sayısı; 0

Herkesin amacı seks olmuş. Aşkın kutsallığını unutmuş herkes yani. Ne diyeyim artık. Aşk istiyorum. Seks istesem orada karşıma çıkan ilk kişiye yalvarırım zaten. Bir de başımın belası var. O siteden çalıştık adına Jill diyelim. Yani sürekli buluşalım mı diyor. Yani hani senin amacın da seks değildi? Dedim ki bir kere bulusalım, sevindi falan. Nerede dedim. Bana gel dedi. Yani yok böyle bir şey. Bir de ben farklıyım falan.

Jill ile anlatacağım çok şey var. Yakında anlatacağım. Kendinize iyi bakın <3

Twitter: @BerryGunluk

4 Ocak 2016 Pazartesi

Alnımda Ne Yazıyor Anlamadım Gitti!

Herkese selam!!!!

Yeni yılımıza girdik ben böyle atletik, kaslı bir noel baba beklerken yüne oturdum evde öyle işte. İki çıkıp dolaşayım dedim. Yani kuzenlerin ısrarıyla bir kar topu falan oynayayım dedim. İndim yarım saat geçmedi hop! Popo üstü çakıldım yere!

Nasıl canım yandı. İki gün otururken bile acı çektim. Sıçayım böyle eğlenceye diyorum burdan. Yılbaşı yılbaşı!

Herneyse yeni yıl musmutlu geçti benim için. Sevgilimle boğaza karşı bir kafeye gittik işte. Sonra elinde bir yüzük dedi benimle evlenir misin? (...)

(...) Şaka şaka. Evdeydim tüm aile bizim eve toplandık. Hatta bir ara apartman bizim ağırlığımızı kaldıramayacak ev çöker mi acaba falan diye düşünmeye başladım. Komiklikler olmadı nedendir bilinmez. Cenaze evi modundaydık. Annemler oturma odasına kurdukları yemek masasından kalkmadılar. İçtiler falan. Orada farklı sohberler vardı. Bizim odada ise kuzen ve ben. O sevgilisini falan anlatıyor bana bende ay banane yani diyorum aklımdan. Gerçi biliyor muhabbetleri sevmediğimi. Ha benim sevgilim olsa 'Sevgilim var heyyo!' diye afiş asarım apartmanı kaplayacak kadar.

Neyse işte. Nerede kaldık. Öyle işte sonra onlar babalarının ısrarları üzerine eve gitmek zorunda kaldılar. Hayır yani yılbaşında bir yere gitme amacı nedir? Birlikte yeni yılı karşılamak. Falan filan.

Yılbaşında çok şey olmadı. Yeni yılda da hayatımda pek bir değişiklik olduğu söylenemez aslında. Aynıyım hala Berry'im. Ne bileyim bu aynısı yani. Keşke her yeni yılda dünyaya yeni bir sürüm gelse ne bileyim 2015'de uçan arabalar 2016'da beyin okuyucu falan filan.

Bugün de bir uygulama keşfettim. Adı nerdesin aşkım. Sebgilinize stalk yapmak için olağanüstü bir alet aslında. Ama benim için değil yani Kırmızı'nın benden haberi varmı onu bile bilmiyorken, bir de facebook'dan istekle çalışıyormuş. Ne gereği kaldı şimdi stalk'ın? Ara sor neredesin diye daha iyi.

Hayatım çok sıkıcı gerçekten. Bunları yazarken alkolü basasım geliyor kendime. Ne bileyim. Çılgın bir şekilde ölü bulunsam da beni bulsalar biraz hayatımda çılgınlık olsa. Bende etrafımda üzülenlere bakıp ehuehu diye güleyim. Sadistçe ama güzel. İnsanlar arkamdan ne yapacak ne diyecek görmek sanırım dünyadaki en iyi şeydir.

Ama sanmıyorum iyilikle anacaklarını 'Maldı zaten o abi!' 'Depresyonik salak tumblr akımına kapıldı' falan derler ayy tv'ye de çıkıp elaleme rezil olmaya gerek yok!

Alnımda ne yazıyor merak ediyorum. İki seçenek var.


  • Bundan Sevgili Olmaz!


Sanırım ben dünyaya gelirken bazı aksilikler olmuş. Dünyaya gönderilmemişim de sanki yalnışlıkla düşmüşüm alın yazımı tam yazamamışlar. Yani etrafımda herkesin sevgilisi veya ona asılan üç beş kişi var. Ama bende yok neden acaba? Bence tanrı benim tam sevdiğim adamı yazacakken annem doğuma girmiş ve gelmişim. Onun için ağlamışım gibime geliyor. Bunu ciddi ciddi düşünüyorum.

  • SEX!
Hayatımda ekşınlar olsun belki bir de manitam olur diye bazı arkadaşlık sitelerine kaydoluyorum. Böyle büyük umutlarla. Bakıyorum ne kadar yakışıklı insanlar allahım cennet cennet ah şunlardan biri bana yazsa falan diye düşünürken nerede amcalar babalar dayılar varsa bana yazıyor. Yani bir de yazmak ki ne yazmak. Seni yer yutarım, ah sen yatağımda olsan, benimkini alabilecek misin? Mekan var mı? Seni altımda inlerken görmek isterdim. Falanlaar Filanlar daha niceleri!

Kısaca; Hayaller; Kaslı, taş gibi çocuklar
Hayatlar; Amcalar, Dayılar.

SEVMEK İSTİYORUM ULAN YANIMDA OLACAK BİRİNİ İSTİYORUM. Ne bileyim platonik aşk çok zor be. Bir yıldır hayvan gibi aşığım Kırmızı'ya. Ama tık yok yani olmuyor. Çocuk ya gay değil, ya aromantik. Aromantik olmasını tercih ederim. Ne bileyim en azından kadınları da sevmez de kıskanmama gerek kalmaz.

Ama arkadaşlarımla yaptığımız FBI tadındaki araştırmalarımızda en yakın arkadaşının Biseksüel olması ve etrafındaki en yakınlarım dediklerinin kız olmasından yola çıkara biseksüel dedik ama bilmiyorum yani. Güvenmiyorum da!

Neyse bu kadar gıybet yeter. Cehennemden VIP mekan ayarladık. Aman boşver be en azından orası VIP!

Twitter:@BerryGunluk