19 Ekim 2015 Pazartesi

Okul Günlüğü #7 // İçimde türkü bar açtın!

Herkese merhaba okurcanovlar. Yine mutlu ve hüzünlü bir günün daha sonuna geldim. Okuldan eve vardım ve bu satırları size yatağımın içinden yazıyorum. Dün gece 'Gelinlerin tatlı telaşı' adlı bir sayfaya girdim. Girdim de çıkamadım. İnsanların ne kadar yobaz, tutumcu ve paragöz olduklarını gördüm. 

İşte 'Sözlüm benden büyük ayrılayım mı' lar. 

-Nişanlımın boyu kısa ayrılayım mı?

-Düğünde altınlar çok az geldi. 

Bakarsanız herkes iyi gelin. Tabii arada fake atanlarda olmuş. Herneyse. İnsanlar gerçekten çıkarcı. Bakireliğini bile ortaya koyanlar olmuş. Teyzelerde 'kızım senin anan baban yok mu?' Falan. Ne hale gelmişiz anlayamıyorum. Anlayamamak bana zevk verdi ve baştan aşağı tümmm sayfayı gezdim canolar. 

Sonra uyudum sabah oldu okula gittim her şey normal. Sonra tören falan vardı. Bir de baktım Kırmızı'nın en yakın arkadaşları orada ama kendisi yok beyefendinin! Bu ne lüks dedim yaa. Kaynanam nasıl okula yollamıyor bu çocuğu geçen hafta boyu yoktu zaten diye söylendim tüm tören boyu. Sonra ders tiyatroydu. Alt kattaydı ders. Bende inerken arka bahçede gördüm onu. Her zaman ki bacaklarıno belli eden pantolon ve lacivert bir tişört. O an öldüm. Bazen fark ediyorum benim için o çok fazla diye ama bırakamıyorum. Düşünemiyorum bile bir dakika bile onu bırakmayı. Bakmayın benim böyle sürtük gibi göründüğüme herkesi keserim ama aşk başka. Yakışıklıdır bakarım yani. Benim olmayan bir şey için kendimi kapatacak değilim.  

Gel zaman git zaman öğle tenefüsüne kadar göremedim o sırada da biraz gıybetler oldu. Konuşmamız aklıma geliyor böyle sınıfta mal mal gülüp duruyorum. Ne değişik insan oldum. Ben ilk defa iliklerime kadar aşık oldum. Ne vardı bir damla karşılık alsam? 

Öle tenefüsünde de aekadaşım hunharca tıkınırken yine onu gördüm. Hamburger yiyordu. Yiyip yiyip kilo almıyor. Ama ben yemek masasının önünden geçiyim bir kilo alıyorum nasıl oluyor bu. Buna da bir çözüm bulsanıza prezervatife türkçe bir meal bulacağınıza ey Türkiye!

Sonra yemeğini bitirdi tabi aşkımentontonuellam. Bende onu izliyorum delice arada bir bana bakacak gibi olduynda gözlerimi kaçırıyorum hemen. Sonra ne göreyim! Üç-dört kaşar. Kırmızı'nın etrafını çevirmiş gülüşüyorlar. Sanki Kırmızı koyunmuş onlarda her an saldırmaya hazır bir kurt. Günümüz insanlarına 'Erkek' dediğin anda böyle oluyor. O an o araya girecektim 'Heeeyt! Açılın lan sürtükler! Siz kimsinizde benim manitaya yan bakıyosunuz oloooom!!' Diye çıkışacaktım. Ama kuyin kişiliğim buna izin vermedi. Sonra kızlar aralarında kavga ettiler. Benim gözümün nazarı değdi oh! Canıma değsin! Biraz olsun mutlu oldum. 

Önümüzden geçerken Tutu başladı Kırmızı'nın nasıl sarıldığınu ve hissettirdiğini anlatmaya. Aslında onunla önceden arkadaşlardı. Gerçi hiç sevmez Kırmızı'yı. İşte güzel hissettiriyormuş. Çok içtenmiş. Sıcakmış. Sonra elektrikli testereyle onu kestim falan. Tabii hayır ama yüzümde buruk bir ifade. 

İçim ise haykırıyordu 'İçime türkü bar açtın Kıtmızı!' Diye arabeske bağlayıp rakısını yudumluyordu. 

Sonra zaman nasıl geçti hiç bilmiyorum. Şimdi ise yatağıma uzandım ve bu yazıyı yazdım. Barbie ve Balinda gelse de günün gıybetini yaksak diye bekliyorum. Onların okulları da geç bitiyor be. Nasıl alışacağım hiç bilmiyorum. Hayaaaattt beni neden yoruyorsuuun!!!

Herneyse şimdi sizi Marilyn Monroe'nun güzel bir fotoğrafıyla baş başa bırakıp gidiyorum. Herşese bayyyy. Umarım yarın  'ÇıkıyoruuuZ' diye bir bölüm atabilirim. Haydi hoşçakalın yarın yine görüşelim bebitomlar. 

Twitter; @BerryGunluk



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder