7 Ekim 2015 Çarşamba

Okul Günlüğü #6 // Hah hah hah çok şükür dostlar!

Bugün p kadar mutluyum ki anlatamam. Mutluluktan her an ölebilir veya bayilabilirim. Ne oldu dersiniz?

Yirmi iki Nisan'dan beri ilk defa Kırmızı benimle konuştu. Ve öldüm. Ahiret ortamıda güzel aslında. 

Gerçekten öldüğümü hissettim bir an onu karşımda görünce. İliklerime ladar hissettim o sesini. Tabii cevap verebilmem biraz uzun sürmüş olabilir o muhteşem olay sayesinde. Ne dediğini yazının sonuna ekleyeceğim. 

Öğle tenefüse ışınlanıyoruz. Tutu ile konuştuk falan. Kantine indik yemek almak için. 

Biraz bekledikten sonra aldık ve yemek için dışarı çıktık. Malum kantin kalabalık olduğu için. Bizim bahçede de oturmalık yer var. Yani oturmak için tasarlanmamış aslında ama biz oturuyoruz. Neden çünjkü biz böyleyiz. Ehuehu. Neyse. 

Oraya oturduk. Bir baktım karşımda bir oşışık var. Tabii ki Kırmızı oradan baslet sahasına benzer şeye bakıyor. Ayy alladım. Onun o ncecik bacaklarına, kaslı vücuduna ö-lü-nür! Onu sevmeyenleri anlayamıyorum. Tamam belki biraz egoist biri olabilir ama ego kimde yok ki?!

Yaklaşık iki dakika sonra Tutu "Ayy üşüdüm lütfen sınofa çıkalım!" Dedi. Yani biliyorsun ki Kırmızı şuan karşımda. Biz onunkine yapsak 3.dünya savaşı çıkar! 

Dedim ki. "Şu manzaraa bak kanka ne güzel!" Dedim allttan alttan Kırmızı'yı göstererek. Donuyo bakıyo ama onu görmüyo nedense! Artık bilerek mi bilmeyerek mi bu ona kalmış bir şey!

Sınıfa soğru çukmaya başladık. Çünkü Kırmızı'ya belli etmeyi de istemiyorum sma insan anlar yani bakıyorsun görmüyordun. Üstüne ben "Kırmızı buradda." Dediğim halde yani. 

Sınıfa yaklaştığımda ben başladım öff çekmeye. Dedim "Tutu yani Kırmızı vardı orada ne vardı biraz daha oturdak?!" Dedim. 

Meşhur ses tonuyla "ayy görmediim!" Dedi. Yami adıyla seslendim, gösterdim bu neyin ytribiydi anlayamadım. 

Sonra sınıfa çıktık bir ton video falan izledik tam bunaldıö zil çaldı. Alt kats indim. Yani benim sınıfımın katına. Önce kafamı uzatıp bir ortama baktım ve Kırmıxı orada! Hemen iki saniyede kendime çeki düzen verdim, toparlandım ve elime teşefonumu alıp yürümeye başladım. 

Sınıfla aramda bir kaç saniye kaldığında. Önüme geçti. Evet evet tam önüme geçti. Ve öldüm. Böyle bir stak beklemiyordum açıkçası. Hazır değildim ve boşluğuma denk geldi. 

Gözünün içine baktığımda kalbimde olan sızı yavaş yavaş tüm vücuduma dağıldı o kadar muhteşemdi ki. Bilmediğim hisşeri tadıyordum. 

Sonra ikinci bir hamle yaptı. "Oyy! Senin saçlarını yesinler!" Dedi. Ve öldüm. Şuan 'Dıııt dıır' diye öten alete bağlıyım falan. İliklerime kadar hissettim o anı. Ve sadece o an değil eve gelene kadar hatta geldiğimde bile hissediyordum. Ateşim çıkmıştı, karnımda müthiş bir sancı vardı ve ölmek üzereydim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Anlatamayacağım şeyler hissediyordum. 

Tüm ders manyak gibi gülümsedim. O kadar yakındı ki sandım ki yapışacak dusaklarıma artık yetti bu platonik be! Diyeceğim bende. Belki tüm bunlar yakında olabilir. Öyle umuyorum. 

Tabii ben derste içimden Hah hah haah çok şükür dostlaaar! Benimde artık bir sevgilim varr! Şarkısını söylüyorum. 

Aradan bir tenefüs geçti. Ders boş. Yani bir kız var Turunç. Kırmızı ile yakın temasta bulunuyor. Yani ona dokunmak için Noter'den kağıt alman lazım gerizekalı. 

Sonra sınıfta da onun hakkında konuşuyorlar bende alttan alttan dinlemeye çalışıyorum o sıralar. Biri Turunç'a dedi ki "Kırmızı da seni kucağına aldı neredeyse!" Dedi. Benim zaten mutluluktan var olan ateşim sinirden iki katına çıktı. Turunç be! Senin sevdiğin var git onunla takıl. Ay ne çektim be! Yeter artık. Yakışıklı gördüğünüz gibi yapışıyorsunuz! Aaa!

Sonra takmamaya karar verdim bve onun muhteşemliğini düşünerek eve geldim. Biraz üşendim yazmaya ama yazdım ve güzel de bir yazı oldu diye düşünüyorum. 

Bu yazı da bukadar olsun. Kendinize çook iyi bakın. Güzel güzel şeyler yaşıyım da anlatması güzel olsun öyle değil mi. Hadi by by. 

Twitter: @BerryGunluk 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder