9 Eylül 2017 Cumartesi

günlük hakkında bir sohbet

herkese merhaba beni tanıyanlarınız varsa eğer günlüğümde neler yaptığım hakkında bağzı fikirleri vardır. ama üzülerek bağzı gelişmeleri yazmak istiyorum. bu sene üniversite sınavına giriyorum ve çalışmak için kendime zaman ayırmam gerekiyor.

ben bildiğiniz gibi oyunculuk okuyorum şuan ve üniversitede de buna devam edeceğim için bir yandan yetenek sınavları için sahne ve genel kültür çalışmam gerekiyor.

bu çalışmalardan daha iyi anlamak için sizlere de paylaşmaya karar verdim. ayda 5 kitap ve 15'e yakın film izleyeceğim bunların reviewlarını sizlerle paylaşacağım. ara sıra yaşadığım şeyleri de eklemeye çalışacağım -ygs ve yetenek sınavına çalışırken ne yaşayabilirsin? ve olmuştu... test çözerken paragrafta hayatımın aşkını bulmuştum.- yaşıtlarım hakkında şunu da söylüyorum. bir yıl sizin hayatınız için bir kayıp değil. gecenizi gündüzünüze katıp çalışın. istediğiniz şeyi yapıp mutlu yıllar geçirmek için. eğer bu yılı ayırmazsanız hayatınız boyunca bunun yükünü sırtınızda taşıyacaksınız. istemeyeceğiniz bir iş gibi.

felsefik konuşmalarım bittiğine göre eylül ayının sonunda ilk önizleme gelecek!

kocaman öpüyorum ve özgür olmama bir yıl var diyorum.

-berry

19 Temmuz 2017 Çarşamba

aşk hayatım o kadar kötü ki

bundan kısa bir süre önce Çilek ile tanıştım. kendisi viyana'da yaşamasına rağmen bizden iyi türkçe konuşuyor. herneyse, tövbe ettiğim sitelere geri döndüm kısaca.

tanıştık, konuştuk, politika yaptık falan konu biraz aşk hayatımıza girdi. kendisiyle aramızda sekiz yaş var ve kendisinin benim için çok yaşlı olduğunu iddia etti. bende anacım akıl yaşta değil baştadır diye girdim konuya ve inandırdım falan.

dezavantajı çok online değil yani bir çıkıyor 2-3 gün hiç bir şekilde dönmüyor. bir de dönünce bana pişkin pişkin 'unutmuşum' diyor. yani yine allah bana karşı buna bu mutluluk fazla birazını alayım dedi çünkü biz çok iyi anlaşmıştık. gerçi on beş temmuz günü tanışırsan hayatın ne kadar iyi olabilir berry diyen olmadı.

dün değil önceki gün döndüğünde işte unutma dedim, unutmam akşama çoook vaktim var dedi ve yine iki gündür ses seda yok. yani çok tuhaf en son whatsapp a geçeyim bari en azından oradan görür dedim, sorunun üstüne başka soru da sıkıştırdığım için konu bir türlü ona gelmedi. işte klasik olarak, bana o sitelerdeki insanlardan farklı olduğumu falan söyledi. bende tabii tell me something i dont know diye geçiştirdim biraz.

ama güzeldi. çok muhteşem bir enerjisi var. akrep ile kova burcu anlaşabilir mi lütfen öneriler verin. geçen facebook da adını aradım tabii ki bulamadım. hayır yani insan soyadından kimlik nosuna kadar alır ama almadım işte. aşk sarhoşluğuma denk geldi.

hayır yani bu gidip de bir daha online olma olayını daha önceden de yaşadım. Alman diyelim ona, gitti gelmedi o kadar konuştuk o kadar mavi boncuklarımızı dağıttık. en son geldiğinde barselona'da olduğunu ve döndüğünde konuşmaya devam edeceğimizi söyledi ama tık yok!

daha önemli bir konuya girelim iso, en yakın arkadaşıma ASILDI. asılmakla kalmadı onu ayarlamam için bana yazdı. yani böyle şey olabilir mi biz altı ay bir şeyler paylaşmışız ve ben arkadaşımın hastanede oluşunu değil bu bloga seni anlatmışım. iyi bilirdik isoyu da arkamızdan iş çevirirmiş meğer. sinirlerimi çok bozdu. resmen eski sevgilim bana arkadaşımı ona ayarlamamı istediğini söyledi. tabii ki sverige boş durmadı özelden konuştuklarını da ss ledi. işte bizim yaşadığımız şeyler çok önemli değilmiş de bilmem ne. ulan biz altı ay çıktık, kapanışta bana gelip 'başlamadan bitsin' demesinde ne mal olduğunu anlamam gerekirmiş!

aşk hayatım kötü gidiyor. sanırım benzini bitti hiç gidemiyor ya da kesik kesik gidiyor.

burç yorumuma bakalım; ''Temmuz 2017'ye yalnız giren Akrep burcu insanlarının biraz daha beklemede kalması gerekiyor. Canlılık ve heyecan arayışınızın karşılık bulmasını istiyorsanız beklemeli ve doğru zamanda harekete geçmelisiniz. Bu ay içerisinde karşınıza çıkacak olan bir kişi sizinle herkesten daha farklı ilgilenecek. Özel konuşmalar, özel paylaşımlar içerisinde olacaksınız. Hisleriniz yoğunlaştığında da belki bir ilişkiye başlayabilirsiniz.''* demiş bir burç sitesi. yani resmen Çileği anlatıyor.

bende cuma günü tatile gidiyorum, belki de orada özel biri çıkar karşıma -allam inş allam dinimiz amin-

haydi hayırlara vesile olsun, ben kaçar!

burç yorumu aldığım site için tık!

29 Haziran 2017 Perşembe

sevgilim, iyi ki doğdun

bugün Kırmızı'nın doğum günü...

iyi ki doğdun ilk aşkım ve üç yılım...

hayatıma kattığın güzen günler için teşekkür ederim... belki hiç kavuşmadık, hiç gözlerine doyasıya bakamadım, hiç sarılmadım ama sen farklıydın.

ilk özlemim, ilk kalp çarpışım. bakışı, gülüğü farklı sevgilim

sevgilim, iyi ki doğdun, iyi ki sevmişim seni


24 Haziran 2017 Cumartesi

yalnızlık

ne kadar acı bir durum aslında, yalnız kalmak.

şükür ki arkadaşlarım açısından hiç bir problemim yok lakin insan yanında elini tutan, seven, aşık eden birini istiyor.

Kırmızı, uzun zamandır görmüyorum okulda da görmüyordum ne zamandır. sevgim azaldı mı hayır ama ne bileyim onunla kurduğum hayaller çok farklıydı benim. elimi tutmasını, nefesini hissetmeyi, kalp atışlarını işitmek isterdim. ben onunla çok mutluydum... hayallerimde ki kırmızı'yla.

belki gerçek olsa bu kadar çok sevmezdim onu, hayallerimde ki gibi sevdim onu. sanki sonsuza dek ona bağlıymış gibi hissediyorum. hiç bitmeyecek bir aşkmış gibi. aslında bir bakıma unutmak istemiyorum o bana aşk nedir öğretti ilk kez hissettim. o benim üç yılım oldu.

bu sıralar onun değerini biraz daha fazla anlıyorum. Güneş, Mr. Kibar hepsi gelip geçiciymiş meğer çünkü gerçek yüzleri benim hayallerimden daha farklıymış. hiç biri bir kırmızı olamadı. kalbim kabul etmedi belki de başka sevdaları.

ne bileyim. bir ilişki yaşamış olmama rağmen, ben hiç özlenmedim, hiç delice sevilmedim ya da biri bana aşık aşık bakmadı. ben hep özleyen taraf, delice seven ama karşılık alamayan taraf, aşık aşık bakan tarafta oldum.

İso mesela bana benden sonraki sevgilisinden ayrıldıktan sonra nasıl acılar çektiğini anlatıyor telefonda. yeter demek istiyorum bana hiç böyle değer vermedin mi?

yanımda birini istiyorum, beni sevecek, delice seven, hep özleyen ve ruhumu kutsayan birini ama artık çok zor insanlar bir kaç dakikalık zevk için, aşkı unuttular akılları erkekliklerinden öteye gidemiyor. inanıyorum bir gün karşılıklı seveceğim biri çıkacak karşıma. ne olur çabuk gel artık boğuluyorum.

bilinmezlik, kafamda olan tek şey. gerçek aşkım Kırmızı. mesela ben biriyle çıkacak gibi olsam bile aklıma girip sanki 'beni ne çabuk unuttun!' diyor ve beni caydırıyor hayatımda birini istiyor muyum yoksa istemiyor muyum bilmediğim bir dönemdeyim.

tek bildiğim Kırmızı'ya hala bağlı olduğum. içimde nedenini bilmediğim umut tohumları var. sanki onunla bir şeyler yaşayacağım belki bu önümüzdeki yıllarda değil, yıllar sonra. onun da hayali tıpkı benimki gibi ben dünyaca ünlü bir oyuncu olmak isterken o da dünyaca ünlü bir yönetmen olmak istiyor.

umarım iç sesim bana doğru söylüyordur. Kırmızı ile bir şeyler yaşamak... düşüncesi bile içimi kıpır kıpır ediyor.

neyse ben yine kafanızı çok şişirdim. bayram bugün! sevdiklerinizle bolca eğlenin :) .

-berry x

19 Haziran 2017 Pazartesi

LGBT | onur haftası

beklediğimiz onur haftası kapıda! 25 haziran'da istanbul onur yürüyüşü var! yine klasik olarak tehdit mesajları başlamış. unutmayın; aşk her zaman kazanır. lgbti+ bireyler vardır ve sonsuza kadar olmaya devam edeceklerdir. hiç bir insanı, kendi olduğu için dışlamayın, herkesi olduğu gibi kabullenin. unutmayın biz renklerimizle güzeliz. eşcinsellik, transeksüellik hastalık değildir ama homofobi hastalıktır. homofobiyi durdurun! 


Happy Pride! 🌈
unutmadan, LGBT bireyinin gözünden dünyaya bir mektup yazısı için tık!

#loveislove
#pride2017

11 Haziran 2017 Pazar

pes etmeyeceğim!

hepimiz her an yeni bir şeyler yaşıyoruz.
bazen pişman oluyor, bazen mutlu, bazen kırgın oluyoruz.

asla yaşadıklarım için pişmanlık duymuyorum aslında. başıma gelen her şeyden bir ders almak gerekiyor aslında. istediğimiz şeyin peşinden koşmayı hiç bırakmadan devam ettirmeliyiz. mücadele etmeliyiz. yorulacağız, ama asla takılıp düşmeyeceğiz.

gelecekle ilgili olan sanatçı olma planıma her geçen gün daha çok yaklaştığımı hissediyorum. bir gün istediklerimin hepsi olacak. ama şunu diyebilmem çok önemli başardım. ben bugün buradayım çünkü pes etmedim! ben bugün bu kadar değerliyim çünkü asla yolumdan şaşmadım!

kimi insanlar bu ünlü olma isteğimi 'ego' olarak tanımlasa da bu çok farklı bir his. nasıl anlatsam? bu bana doğuştan verilen bir içgüdü. ünlü olmak, insanların beni tanıması. bir gün öldüğümde, görüntülerim, sesim her zaman dünyada olacak.

hayallerimi en önemli isteği bu. ve hayallerimi her zaman en üst seviyede tutmaya çalışıyorum. oyuncu olmak yetmez, oscar kazanacağım. şarkı söylemek yetmez, yaşayan en efsanevi insan olmak istiyorum. ünlü olmak yetmez, geleceğe bir şeyler bırakmam gerek!

sanatçı olmak, tüm insanların sana tapması değildir sadece. dünyada örnek alınan biri olmaktır. ülkelerin başkanlarından daha çok sizin sözünüz geçer. ve bir gün orada olduğumda, bunu çok iyi kullanacağım. belki ben gençliğimi çok rahat yaşamadım bir eşcinsel olarak. ama benden sonraki nesiller rahat yaşasın diye elimden gelen her şeyi son nefesime kadar çabalayacağım.

asla azla yetinmeyin,
asla pişman olmayın, ders çıkarın.
asla elinizdekiyle yetinmeyin.


çabalayacağım ve bir gün hepiniz beni tanıyacaksınız.
başarmış olacağım söz veriyorum.

2 Haziran 2017 Cuma

bir yaz sendomu: ANTON

yaz gelmesiyle yine aklıma umutsuz vakalarımdan hatta sendromlarından biri olan anton geldi aklıma. 

yine tatil için antalya'ya gitmiştik her şey mükemmeldi. di diyorum çünkü tatilimizin içine edilmişti o yıl. annemin bir arkadaşı da gelmişti bizimle ben ondan yılan diye bahsedeceğim. kadın çok iyi bir kadın şimdi eğlencesi falan tam ama özgüveni olmadığı için akşama kadar içiyor anca öyle insanlarla iletişime geçebiliyor.

okey, içsin hiç bir problemi yok ama kardeşim içmeyi bileceksin yani! 

şimdi bu sevgilisine ben annemlerin yanına memlekete geldim dedi oysa biz o süre zarfında gittik deniz kenarında sex on the beachlerimize içtik, adam kestik. yani eğlencesi cidden iyi bir kadın akşama kadar koptuk falan sonradan dedik ki bir akşam bara gidelim. allah belamızı verseydi, ayaklarımız kopsaydı, girişte kaza kurşunu gelseydi de girmeseydik o bardan içeri.

şimdi ben o zamanlar tabii yaş yetmiyor bara girmek için garsona annem dedi ki ''gelicez ama oğlumu da almanız gerekecek yani yoksa gelmeyiz.'' adamda zatten bir yılan'a bir anneme yürüyor dedi ''yaa öylemi ben hallederim ya problem olmaz ama siz beni bulun şimdi almazlarsa falan.'' dedi. biz neyse akşam oldu girdik bardan içerde kundakta bebek var yine adam sanki bütün yetki ondaymış gibi göstermiş bize dfldsf yazık. aslıyo geliyo bizim salakları dansa kaldırıyor falan. içkiler getiriyor bize benim tarifim bak bu çok güzel diye bir içkiyi verdi bana tadına bir baktım bildiğin beyliz yani ne var bunda. 

sonra hepimizin kafası güzel falan kalktık oynuyoruz kardeşimin tuvaleti geldi annem şimdi onla gitti. bizde yılanla kaldık pistte baba oynuyoruz ama nasıl bir oynamak ben yine normal oynuyorum ve yandaki rus tayfanın arasına giriyorum ara sıra da bizimkilerin yanına giriyorum. 

canım herhalde bir an meryemin yanına gitmek istedi bi gittim yere eğilip çılgın hareketler yaptı içkisini döktü sonra kalkınca baba kız yere bir yapıştı. HERKES bize bakıyor! gerçekten herkes ve sonradan etrafımıza toplandılar. ben rezillikten disko ışıklarından daha hızlı renk değiştiriyorum falan kalktı ''yok yok sorun yok'' diyip yeniden dans etmeye başladı ben gittim oturdum tabii günlük rezillik ihtiyacımı karşıladığımda.

neye bu o gün iki erkeğin yanında odasına gitti. tabii ben kıskançlıktan çatlıyorum çünkü aralarında tek çıtır benim! benim böyle şeyler yapmam lazım ama kimseye de pas vermiyorum. sabah da kadına 'orospusun.' gözlerimle bakıyorum.

neyse o gün bir çocuğu gördüm havuzda. anton. rustu. yani akrep dövmeli çocuk'da rustu. -akrep dövmeli çocuk yazısı için tık!- sanırım rus fantazim var. neyse o rusların beyaz teni, sarı saçları, mavi gözleri ve cool tavırları beni çok etkiler. gördüm bunu tabii benim kalp intihar falan etti.

bizde çok sosyaliz yani annem inanılmaz sosyaldir animatörlerle kankayız. ben en çok trans birey olanla yakınım çünkü ikonik biri. sonra işte biz yine böyle animatör tayfayla oturup sohbet ederken bi çocuk ona adıyla seslendi ''ANTON, come here!'' diye dedim ALLAAAAAH buraya geliyooorrr. içimden çiftetelli oynuyorum dışımdan da morarıp morarıp kızarıyorum.

geldi bi selam falan verdi sonra gittiler. kendime lanet ettim bir haftadır oradaydım ve onu tatilimin son iki günü görmüştüm sadece. şuan yüzünü bile böyle çok net hatırlamıyorum ondan geri hatırladığım tek şey, hotdog desenli beyaz tişörtü ve mavi pantolonu adeta stil ikonuydu yaa.

neyse, bundan uzun zamandır bahsetmek istiyordum. bahsettim işte. sizlere de iyi yazlar bebişkolar.

-berry x

20 Mayıs 2017 Cumartesi

hayat beni zorladı bugün

klasik bir gün başlangıcı olarak stalk yaptım.

hayatımı mahveden bir gün oldu benim için daha başından.

ilk olarak mr kibar'ı stalkladım ve fark ettim ki fotoğraflarını beğenenler hep aktifler. acaba bottom mı? soruları zaten kafamı zedelerken böyle bir sonuçla karşılaştım. beni reddetmesinin sebebi de bu olabilir kafamdan bir soru işareti gitti. iyi mi oldu? hayır.

ikinci olarak kırmızı ve sevgilisi fotoğraf paylaşmış instastory'den. onu görmek ne kadar içimi acıttı biliyor musunuz? kızın saçlarını öpüyordu. ben üç yıl boyunca onun yanaklarını öpmeyi hayal ederken insanlar neler yaşıyorlar. aşık olacağınız kişi hiç farklı bir cinsiyetten hoşlanmadan bunu bilemeyeceksiniz sanırım. bu acıyı. bir erkek olarak, başka bir erkeğin beni seveceğini beklemek çok acıttı aslında üç yılımın çöpe gidişi falan.

sanırım bir depresyondan kurtulmuşken ikincisi geldi.
oysa, kırmızı'yı tekrar sevmek gibi planlarım vardı.

çünkü en olaysız geçen üç yılımdı. kırmızı'dan sonra yok efendim güneş beni her yerden engelledi, yok terk edildim, yok mr kibar reddetti.

dostlar, hak etmiyorlar. insanlar. sevilmeyi. hak. etmiyorlar.

19 Mayıs 2017 Cuma

seni iyi hatırlamak istiyorum.

aklıma geldikçe hala iyi olmadığımı düşünüyorum.

geçen yazımın üstünden çok zaman geçti ama bu ekranın karşısına geçip o olaylarla tekrar karşılaşmak hiç istemedim. kaçtım biraz kendimden.

mr kibar, aslında mr problem oldu.

yani geçen yazımda sizlere konuşmalarımızdan bahsetmiştim. o olayın gecesi ben ona uzun uzun yazdım onu ne kadar tanımak istediğimi. sabah olduğunda mesaj yoktu ama belirli bir saat sonra mesaj geldi 'yazdıklarını okudum teşekkür ederim ilgin için, ama ben seni tanımıyorum. (buraya dikkat edin) üstelik benden çok küçüksün. ben olumlu bakmıyorum bu görüşmeye ve bu mesajlaşmaya' yazdı. baştan aşağı kaynar sular döküldü.

iki büyük neden var. birbirimizi tanımamamız ve yaş. birbirimizi tanımıyoruz diyor ama seni tanımak istiyorum demiyor. yani ucunu açıkta bırakıyor. ne yapsam ne etsem diye düşünürken depresyonda buldum kendimi. son sez sezen aksu çalıyor kulaklıklarımda ve dinlediğim HER şarkısında gözümün önüne o konuşmalar geliyor. yani az değil bir yıl boyunca onu düşündüm ben. bu kadar kolay olmamalıydı sonu.

ikinci problem 'yaş!' ben buna çok takıntılıyım. yaş bir ilişkide problem değildir fasa fiso yani. yaşıtlarımın ergenlikleri yüzünden böyle bir genelleme yapılmamalı. olgun bir insanım. benim de bazı yaşanmışlıklarım var yani bazı şeylerin farkındayım ve akıl yaşta değil baştadır. bu problemi baştan atıyorum bir kere. fasa fiso.

yani büyük bir depresyon içindeyim ama aynı zamanda gurur yapıyorum. yazmadım bir daha. bir-iki saat kadar tabii. sonra ben duramadım onunla iletişime geçmem, konuşmam GEREKİYORDU! bende uydurduğum bir proje ödevi için onunla mektuplaşmak istediğimi söyledim. kabul öyle bir şey yoktu ve dünyanın en saçma isteğiydi ama ben onunla konuşmak için bu saçmalıkları düşünememiştim bile. tabii sonra büyük bir utanç safası geldi neden yazdım falan diye.

cevap vermedi.

iki gün sonra tekrar yazdım ona ve tekrar cevap vermedi o günden beri yazmıyorum ona. ama doğum gününde yazacağım. bak bak beni unutmamış olsun ya da bunlara rağmen bu kadar süre konuşmamamıza rağmen beklemiş desin.

ben her ne olursa olsun onu iyi hatırlamak istiyorum.

o gay chat sitesinde her online olduğunda içim acıyor. birileriyle konuştuğunu bilmek falan ne bileyim insanın içi yanıyor. uzun bir depresyon sürecinden sonra şuan daha iyiyim ama konuşması geçtiğinde ya da herhangi bir şarkı dinlediğimde *genelde tümünde* aklıma hep o geliyor yani. bu histen midir bilemiyorum ama sanki baktığım veya dinlediğim her şeyde aklıma o geliyor.

aklımdasın mr kibar
o gün gelecek ve pişman olacaksın.
çünkü seni kimse benim gibi sevmeyecek.

yazıyı bir sezen parçasıyla kapatmak istiyorum.


29 Nisan 2017 Cumartesi

SANIRIM HAYATIMIN AŞKINI BULDUM

herkese merhaba!!

ne kadar uzun oldu ve ne kadar çok yazmayı özledim. duygulandım vallahi.

bugün size çok ani bir kararla hayatımı nasıl yönlendirdiğimi anlatıcam...

o arkadaş sitelerinin ne bok olduğunu bilen bilir. sapığı, o küçük dağları ben yarattım egosu olanlar dolu aradan bir kaçı sıyrılır.

ben neredeyse bir yıldır bu çocuğu o gey mecralarında görüyordum. ama yazmaya cesaretim hiç olmadı yok bu çocuk yakışıklı hayatta bana cevap vermez falan diye. ama kafamdaydı hep bir gün bu çocuğa yazacaktım. yani bugün değil sonra diye diye bir yılı geçirdim ama cesaret edemedim. o o kadar muhteşemdi ki kendime yakıştıramadım herhalde... o kim dediğinizi duyar gibiyim... mr kibar

ona bu takma adı takmama sebebiyet veren huyu.

şimdi ben bir cesaret ile yazdım ama tabii içim içimi yiyo parmaklarımda yemekten et kalmadı ''Merhaba'' yazdım. daha sonra 'nasılsın? seni uzun zamandır görüyorum ama yazamamıştım.' diye ekledim. cevap geldi. kalbim durdu o an sanki tüm insanlık kurtulmuş ya da dünyada istediğim her şey gerçek olmuş gibi hissettim. kalbimin ritmisi size anlatamam ayakta duramıyor, bacaklarım tir tir titriyordu. yüzümde de ddeğişik bir gülümseme var. aşk gülüşü. o sitede alışık olmadık bir güzellik zaten. kendini nasıl da belli ediyor o burnunu kemirdiğim.

bir insanın her şeyi muhteşem olamazdı falan ama o öyle yani neyse konuma dönelim...

ben nasılsın falan diyince o da arkadaşlarıyla bir bardaymış. cevap verince ben tabii krizlerdeyim bilinç git-gel yapıyor. biraz heyecanı kaçırınca geç de olsa girdim hemen 'kusura bakma geç cevap verdim cevap vermeni beklemiyordum yazdım. o da hemen 'uymaz ama neden cevap vermiyim abi' dedi yani abi demese de olurdu ama neyse. bende insanlar egolu falan diye bir konuşma yaptım. buraya iyi niyetli insanlar birileriyle konuşmaya da giriyor diyip içimdeki duyguları anlamasını sağladım. ama 'ben öyle değilim ama :/' yazdı. asla bende geri adım yok yazmaya devam. 'olsun :( sonuçta bir life goal'ım gerçekleşti' dedim ve beklediğimden büyük bir tepki verdi 'OMG teşekkür ederim senin life goal'ın bana yazmak mıydı' burada kayış koptu. dedim kız Berry. hadi. yaparsın.

biraz yardırdım flörtleştim, güldürdüm çünkü neden erkekler kendini güldürenlerden hoşlanır. ben yine 'bana yazmana hala inanamıyorum.s.s.s' falan derken 'abi ne olucak kahve de içeriz yani' dedi ilk resmi teklifi aldım. biraz daha espriler kahkahalar havada uçuştuktan sonra adını sordum doğru tahmin ettiğimi ve başak burcu olduğunu düşündüğümü söyledim.

doğru tahmin etmişim 'evet de nasıl?' dedi biraz açıklama yaptım hafif konuştuk ama arkadaş şuan barlarda arkadaşlarıyla...

hayallerimde ki gibi çok kibr ve mütevazıydı. iyi birini seçmişim.

bu gece ona uzun bir mesaj yazacağım. birlikte olmak konusunda. bakalım neler olacak sizi yine bilgilendireceğim iyi yönde ilerleyen şeyler olursa <3



22 Şubat 2017 Çarşamba

şey, pek sana uygun değilim

uzun zaman sonra ilk defa bir flörtleşeyim dedim. Siyah'dan sonraki umutsuzluğumu bir kenara bırakıp bir chat sitesine girdim yine. başlarda aşk aradığımı söylediğimden hiç mesaj gelmedi daha sonrasında bir mesaj geldi ''pist'' diye. hemen cevapladım falan bir konuşmaya başladık Reçel ile. bayağı bir sohbetleştik.

whatsapp a geçtik geçtiğimizde gerçek yüzünü gördüm zaten amacı seks olan seksden sonra bırakan bir tip olduğu belli benden fotolar istiyo sonra seks konusuyo. ben olgun biriyim yani seksi her alanda konuşmayacak kadar olgunum ve seksi belli ortamlarda konuşurum ama sürekli konuşşurum. benle sürekli konuşmak istiyordu.

dayanamadım ertesi gün bitirdim. sana uygujn değilim, istediğim gibi gitmiyor diye.  kısa ama mutsuz bir hikayemdir. hatırlamak da istemiyorum.

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

13 Şubat 2017 Pazartesi

SEVGİLİLER GÜNÜ

sevgilisi olanların, yeni sevgili yapanların, ''biz tek gecelik takılıyoruz yeea'' diyenlerin, sevgilisiyle ikide bir bir yerde kavga edenlerin, instagramda sevgilisiyle hesaplarını birleştirenlerin, benim yanıma bile sevgilisiyle gelen herkesin 14 şubat'ta saçı kopsun...

hadi tamam şimdi hepiniz alıcaksınız çiçekler, ayılar... biz evde anca oturalım yalaksınız hepiniz YALAK!

tamam kıskandım.. gidin sessiz sedasız nerde sevişiyosanız sevişin ben kendime yeterim canım kendim.

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

12 Şubat 2017 Pazar

hayalimde ki kocamın elli tonu

kabul. kendime içimde resmen bir koca yarattım sadece onun gelmesini bekliyorum gibi bir şey. şimdi Kırmızı bu kritere uyuyordu. kara kaş, kara göz, duruş her şey yerli yerindeydi. deli gibi bir buçuk yıllık sürünüşün ardından İso geldi. iso'da kara kaş, kara göz, duruş, endam okey her şeye uyuyor. sonra Güneş geldi tüm düzeni alt üst etti. sarışın, yeşil gözlü, okey vücudu falan var. ama bünyem onun dağıtışından sonra anladı ki hayallerin dışına çıkınca hayat ağzına sıçıyor, yine eski düşüncelere geldi Siyah. kara kaş, kara göz var onda da maşallah bir görseniz.

kendime bir koca kriteri yarattığımda çok gençtim aslında. yanlışlıkla grinin elli tonu'nu almıştım. güzel fantastik bir kitaptır diye arkasını bile okumadan almıştım. evet fantastik çıktı beni çok etkiledi. uzun bir süre sadist gibi beni kırbaçlayacak birini aradım. arayışlarım devam ederken karanlığın elli tonu ve özgürlüğün elli tonu kitaplarım da bitti. okulda okuyordum ve işte ergenler seks sahnelerini okuyup gülerlerken ben çoktan anastasia ve christian aşkına inanmıştım ve kafamda aynı christian gibi olan birini yaratmıştım. hele bir de grinin elli tonu'nun filmini izleyince tamamen dedim ki ben böyle bir adamla evleneceğim...

onun gibi sert evet aslında cinsellikte sert davranabilirdi itaatkar ruhum bunu kabul edebilir ama bana gerçekte gelip onları yaparsa ağzına ederim açıkçası. fedakar olacak, güzel bakacak, bir gülüşürle içimi yakacak.

tabii bunların suyunu çıkaranlar da oldu. bir gey arkadaşlık platformu var. orada birine delilik edip anlattım fantazilerimi dedim takım elbise seviyorum, bdsm seviyorum falan diye sonra dedi yaparız ama sen de jartiyer tanga falan giyeceksin dedi hemen çocuğu başımdan sağdım. amacım seks değil dememe rağmen bana bu teklifleri eden utansın...

bu arada fotoğrafta ki kocam.. bulan olursa haber versin.. aradığım kriterlere uyduğunu fark ettiğimde 2013 yılıydı.. o günden beri beraberiz lütfen bulun..

**extra: karanlığın elli tonu'nu izledim.. öldüm o sahneler o aşk o fantaziler neydi? sinemadan çıkıp kırmızı odaya atıcaktım kendimi lütfen bir daha gidicem hemde bilin kimle... hayır yanlış bildiniz kocam değil.. Siyah ile!! seks sahnelerinde masum numaraları yapıcam galiba..

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

8 Şubat 2017 Çarşamba

bir not: içkiyi ağzınla iç!

geçenlerde, sezen aksu yeni albümünü yayınladı ve hemen deli gibi dinledim tüm albümü. o kadar güzel, o kadar beni anlatan, anımsatan sözler vardı ki içinde albümü ne zaman dinledim de ne zaman bitti anlamadım. kuzenime de hemen dinlemesini önerdim tabii ki. o da bana yarın rakı masası kuralım hem içelim hem de dinleriz dedi ve ben ona albümden beğendiğim bir kaç şarkıyı dinlettim oracıkta. sonradan planlarımızı yaptık ve yattık.

sabah hemen kuzenimi aradım artık gel diye ve birden işte yok ben içemem, yok sen iç ben senin yanında dururum felsefesine bağladı. on sekiz yaşını doldurmuş ve üniversite öğrencisi bir bireysin ama hala bir kadeh rakıyı zor içiriyorum beyefendiye! sonradan işte ben anneme madem sen içmeyeceksin şarap aldırıyorum dedim. o da teyzeme söyle bana vişne suyu alsın onunla sana eşlik ederim diye bir espiri yaptı ama ben tabii ki aslışveriş listesine vişne suyu da yazmıştım..

sonradan geldi işte bir film açtık oturduk izliyoruz bir yandan da ben içiyorum o da vişne suyuyla karıştırıp içiyor. sebebi ise şarabın kendi tadını sevmemesiymiş oysaki roze şarapların tadı tatlı biliyorsunuz ki. herneyse şaraplarımız bitti bizde bir şey yok. ben hemen ''eveet sezen aksu dinleme zamanı da geldi.'' dediğimde aklımda sinsice bir plan da vardı... rakı almak. ona söylediğimde hemen okey verdi çünkü sezen öyle boş boş dinlenmez içeceksin ki bir işe yarasın. ama başıma da ne geldiyse sezen aksu dinlemeye başladıktan sonra geldi. Güneş'in bana yaptıklarını hatırlayıp içten atara geliyorum ve hoop fondip yapıyorum. üç kadeh içtim ve saat çok geç olmaya başladı tabii ki ben ayakta dahi duramıyorum kuzenim de duramıyo birbirimizin koluna giriyoruz ama hani ikimiz de bir o duvara bir bu duvara çarpa çarpa yürüyoruz. sonradan mutfağa gittik annem halimize bir baktı güldük eğlendik her şey güzel ve kuzenim gitti. ben de onun kalan son kadehini de içip yatağıma geçtim uyumak için.

normalde böyle deli gibi içtiğimde hep midem bulanırdı ve gider kusardım ama şanslıydım bu sefer öyle olmadı yatağa yattığım an hayvan gibi sızdım. ama ne sızmak... sabah hatırlıyorum bu olanları. yaqtağa kusmuşum. hem de iki kez. evet bu detayı hatırlıyorum ama kalkıp tuvalete gitmeyi düşünürken uyuya kalıyordum ve bir defa daha kusmuşum annem odama girdiğimde yatağım kusmuk içindeymiş ve ben orada yatmaya devam ediyormuşum. beni iki kişi tutup kaldırmaya çalışıyolarmış ama ben asla kalkmayıp direniyormuşum bırakın bu yatakta yatacağım ben! diye. beni tutup çekiyorlardı en son ben de ''BIRAKKK!!!'' diye bağırıyodum ama istemsiz ve ev inliyor. yere yatak hazırladı annem o yatağın berbatlığını görünce. annem de yatağı sileceğim iki saniye burada dur demis ve ben hoop yere düşmüşüm ve uyumuşum beni kaldırmışlar üstümü başımı değiştirmişler ve yatırmışlar. sabah böyle değişik bir hise uyandım neden burada yatıyorum diye arada flashbacklerle hatırladım. yatakta da bir hafta iğrenmekten yatamadım yıkamamıza rağmen..

neyse ben yine çok konuştum ama güzel haberler de getirdim. geçen sene gittiğimiz yere tekrar gidiyoruz bu sene erkenden rezervasyon yaptırdık ama şimdi de kuzenimle ya tatile gidene kadar ölürsek diye tripleniyoruz hayata karşı. kısacası sezen dinleyene kadar hiç bir şey yoktu beni rakı değil... sezen sarhoş etti o gün. ama bir not da aldım insan gibi iç diye bnir daha buna benzer bir şey yaşamak istemiyorum.. gerçi kuzenimle tatilde hayvanlarca kahvaltıdan sonra içmeye başlayıp, sabahlara kadar sürmesini planlıyoruz... off çabuk gelsin şu yaz da hmeern gideyim. yaz aylarına yakın size o tatil anılarını anlatacağım... anlatmadığımın farkındayım ama olsundu... anlatacağımdı..

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

5 Şubat 2017 Pazar

hayatında başka biri varmış

aslında bu olayı çok daha erken anlatmam gerekirdi ama bloga bir düzen getirdiğim için yazayım dedim. Siyah ile tanıştım bir kaç ay önce her şey normal konuşuyorduk. böyle ben ona hadi artık bana çıkma teklifi et diye bakıyordum. ondan hoşlanıyordum böyle tatlı ponçik ve 'yaralı' ruhu vardı dedim ben bunu iyileştireceğim.

tanıştık falan ilk aylardan ben flört kısmına geçmiştim bile hani her yazdığına gülüyordum ama o bir öküz olduğu için hiç gülmezdi ki bunu söylemişti de. ben öküzüm bana odun diyolar diye. nedeni babası da öyleymiş, kimse onunla arkadaşlık etmek istemiyormuş falan. ama ben de bir psikolog edasıyla ona bunun bir problem olmadığını anlattım ama bir zaman sonra anladım ki aslında bu bir problemmiş... yani ben yazmadan yazmaz oldu sonra ben de bıraktım yazmayı aylar sonra beni aramış bir kaç kez açamadım sinemadaydım. yazdım buna ''yaa önemli bir şey mi vardı?'' diye. ''yoo öylesine aramıştım.'' dedi.

bir defa daha aradı bu sefer de babamlaydım açamadım ama artık canıma tak etti içimden bir ses onu aramamı söylüyordu. bir ses ise aramamam. kendi içimde kuralar çekerken birden bire ondan mesaj geldi. ''merhaba'' bayağı heyecanlandım kalbim güm güm atıyor böyle deli gibi. salağım ben! sanki çocuk çıkma teklifi etti! sonra ben de ''merhaba'' dedim. ve o meşhur cümleyi kurdu. ''müsait misin?'' evet falan dedikten sonra bir görüldü bıraktı ama çevrimiçi. ben diyorum ki kesin kesin arkadaşlarına artık çıkma teklifi zamanı geldi mi diye soruyor ve edecek derken bir mesaj daha geldi. 'hayatında biri oldu mu?' ben öldüm bu sefer dedim KESİN teklif geliyor çünkü bunu bir insana neden sorasın? bir kaç dakika yine çevrimiçi ama bana görüldü şeklinde takıldı. ardından bir mesaj geldi. 'bak senin gibi çok iyi bir arkadaşım var istersen sizi tanıştırayım. olmazsa sadece arkadaş kalırsınız?' dedi derin bir OFF çektim böyle bir mod düşüklüğü ne bileyim tuhaf bir his. hoşlanmaya başladığınız kişi size birini yapmaya çalışıyo. yapmaya çalıştığı kişiyle de konuştum olmadı. o da pasif çıktı konusmayı bitirdik.

ERTESİ GÜN berry yine durmadı. bana durmak hiç yakışır mı? ben bu sefer kesin açıklayacaktım. içim içimi yiyordu böyle yazdım. sildim. yazdım. sildim. en son pes etmedim ve o yolla butonuna bastım. ama ölüyorum şimdi kesin reddedecek mal gibi kalacağım ortalıkta diye triplere giriyorum. ardından geçen bir on dakikalık süreçte kendimi yedim. neden yaptın sen salak mısın berry diye kendimi dövüyorum ve telefona bakamıyorum. bir cesaret baktım ve mesaj var. bir allahu ekber çekip girdim. ardından girdim.

''üzgünüm berry. ben gönlümü birine kaptırdım onla konuşuyoruz.'' ben de ''okey'' demekle yetindim ve beni yıkamadın hala ayaktayım der gibi bir kaç emoji koydum. sonradan bir mesaj daha geldi; ''seni kırdım mı?'' evet kırdın ama bu kırdığın kalp de can diye atarlara gelmedim kendimi yine güçlü göstermek için. ''hayır'' dedim. ''emin misin?'' dedi. ''evet.'' dedim. şuan hala konuşuyoruz. karanlığın elli tonu çıktığında beraber gitmeye karar verdik ve bir oyunuma onu da davet edeceğim şuan Siyah bir numaralı damat adayı benim için. ses kayıtları atıyor bana böyle tatlış tatlış ölüyorum böyle. şuan şakalaşmalarımız ve 'arkadaş' günlerimizle dolu geçiyor.

geleceğimde bir yüzük görünür umarım.

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

4 Şubat 2017 Cumartesi

hani benim sevdiklerim? hani gönül verdiklerim?

bugün ıssız adam'ı bilmem kaçıncı kez tekrar izledim ve ilk günkü gibi duygu karmaşasıyla döndüm. ne zaman bu filmi izlesem o son sahne geldiği anda, o sarıldıkları an gidiyor bende! gözlerden yaşlar falan. ya da Ada'nın Alper'in odasına gittiği sahne o ağladı ben ağladım. o sarıldıkları sahne var ya! kuzenlerimle izledik bugün o sahnede herkes tavana bakıyo herkes depresyon herkes ağlıyor. herkes ANLAMAZDIN ANLAMAZDIN! melodisiyle gözlerini siliyor. filmde adeta eski şarkılarla aşk yaşıyorum sözleri dinlerken bir ağlama daha geliyor.

aklıma yaşadıklarım geliyo veya yaşayacaklarım demeliyim sanırım.

kırmızı, iso, güneş... hepsi hayatımda farklı yerler tuttu. hepsine birbirinden biraz daha değer verdiğimi fark ettim. ama aralarından en çok kimi sevdim? ya da gerçekten aşık oldum ki olmasam 'vazgeçtim' dememin üstünden aklımdan bir saniye bile çıkmadı.

kırmızı'yı ben mi unutamıyorum yoksa hayatın hep bir şekilde karşıma çıkarmasından dolayı mı unutamıyorum bilmiyorum. tam artık ondan vazgeçtim. artık onda bir şey bulmuyorum diyorum ya da sadece kendimi kandırıyorum ama benimle bir etkileşime geçiyor. geçenlerde geldi benimle konuştu mesela. tutu'nun yanına geldi ilk servisi sordu sonra da bana 'çakmağın var mı?' dedi ama tabii ki yoktu. ben zaten yanıyorum çakmağa ne gerek var getir sigarayı değdir bana... diye içimde de erotik bir reklam oynuyor.

sonradan gitti birinden buldu heralde geldi bana 'yardım edebilir misin?' diye sordu. etmez miyim o sigarayı yakışını gördüm sonra ellerim tir tir titriyor tabii yaşanmışlıklar var bir mazi var diyeceğim üstünden beş yıl geçmiş gibi. çakmağı alırken eli elime deydi bir cız etti ki. ben tabii ölüyorum. o şuana kadar olan son konuşmamızdı kim bilir daha olur mu?

hayatıma daha fazla kim girecek ya da kimler beni üzecek diye düşünürken Güneş'i hatırlıyorum. beni engellemesi ve okulda arkadaşlarının bana yaşattığı o utancı sonsuza kadar unutmayacağım içimde bir kin parçası sonsuza dek duracak onun için. hiç affetmeyeceğim. bir de oyunları olduğu gün önümden geçti ve bizim oyunumuzda kulise girdi. hiç utanma ya da bir 'onu üzdüm yaa' hissi oluşmamış onda sanırım. resmen iğrençliğiyle karşımdaydı o an. kendimi attım kulisten dışarı dayanamadım aynı ortamda olmaya. yüzüne bakmıyordum ve sürekli kendime uğraşacak başka şeyler buluyordum.

şöyle bir açıklama yapıldı bana galiba en doğru da bu; biz onlara hayallerimizdeki gibi aşık oluyoruz. yani onlarla kurduğumuz hayallere göre. ama gerçekte... o hayallerde beyaz atla beklerken onlar arkadaki atı çoktan kesip mideye indirmiş oluyor.

şu şarkıdaki güzel sözlere takıntılıyım şu sıralardada onun için bırakıyorum buraya :)


-berry x




🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

2 Şubat 2017 Perşembe

İnsanlığa Bir Mektup; Bir LGBT bireyinin gözünden

Bu yazıyı yazmayı düşünüyordum ama bir türlü kendimde bunu yazacak psikolojiyi bulamadım ama bu sefer yazacağım! Psikolojimi bunu yazmaya iten şey şu video.

İnsanların bir kısmı 'Homofobik' diye isimlendirdiğimiz kısım, bizleri insandan saymayan ve sadece tek bir cinsel yönelim olduğunu savunan insanlar. Şu ana kadar saygılı bir homofobik yorum bile okumadım. Küfürler, ölüm tehditleri, ve hatta ölümler. Hande Kader ve sayısız Trans bireyin ölüm haberleri. Onlar bize sadece nefretle bakıyor peki neden?

Ben size ne yaptım? Belki hiç konuşmamız bile olmadı ama bir yerlerde beni gördüğünüzde neden 'ibne' dediniz? Hiç tanışıklığıız olmadığı halde neden ona vurdunuz? Neden saldırdınız arkadaşıma? Böyle videolara denk geldiğimde aklımdaki soru şu oluyor; ''Benim de sonum bu mu olacak?'' korkuyla yaşamak nedir hiç bilmiyorsunuz çünkü siz kabul gören bir cinsel yönelime sahiptiniz. İnsanlar tarafından tek doğru olarak kabul edilen.

Ama biz vardık. Ama sizin bizi görmezden gelişiniz, aşağılamanız ya da bizi görünce alay geçmeniz, gülmeniz ya da çocuklarınıza aşıladığınız şeyler yüzünden okulda sözsel tacize uğradık. Evet belki bunlardan daha büyük problemler vardı ama ne kadar incittiğini hiç düşündünüz mü?

Ya da dünyada en değer verdiğimiz kuşkusuz ailenizdir. Ailenizin size sırtını çevirdiğini bir daha hiç konuşmadığınızı, sizden ölesiye nefret edeceğini düşünüdünüz mü hiç? Ben düşündüm. Hala düşünüyorum. Ergenlik dönemimdeyim ve ailem gey olduğumu öğrendiğinde verecekleri tepkiden korkuyorum. Ben belki hayatıma ailesiz devam edebilirim. Siz hiç böyle bir stres yaşamadınız değilmi? Ailenize heteroseksüel olduğunuzu açıklamak zorunda olmadınız.

En acı kısımlardan birine geliyoruz. Okulda aşık olduğumda, aşık olduğum çocuk bana bir şey yaptığında beni incittiğinde, sizler gibi anneme gidip anlatamıyorum. Onun yanında ağlayamıyorum. Sizi sevdiğiniz üzdüğünde ailenize anlatabilirsiniz. Ama ben anlatamıyorum. Baze geceler yatağımda ağlıyorum deli gibi. Hatta küçükken okullar yeni başladığında arkadaşlarımdan farklı olduğumu hissettiğimde yatağımda ağlardım. Neden ben 'farklıyım' Ya da Allah'a yalvarırdım ''Lütfen ben düzeleyim.'' diye çünkü benim ailemde de her Türk ailesinde ki gibi homofobik bir taraf var bu toplumdan geçen bir şey, topluma göre şekillenmişler ve bunu kötü bir şey olarak görmüşler.

Oysa ben, sizin gibi bir insanım. Sizin gibi aşık oluyorum, sevdiğim insanlar oluyor. Siz eşcinselliği aşk olacak bilmiyorsunuz ama aşık oluyoruz sizinle aynı seviyede. Ama biz bunları haketmiyoruz. Bir Trans birey gece saldırıya uğrayabiliyor, öldürülebiliyor. NEDEN?

Biz size bir şey yapmadığımız halde sadece sevgi ve dostluk çerçevesinde yaşamak isterken siz neden bize zarar veriyorsunuz?

Daha güzel, mutlu gelecekler için HOMOFOBİYİ DURDURUN!

-berry

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

1 Şubat 2017 Çarşamba

Tatilde Aşık Oldum: Akrep Dövmeli Çocuk

Uzun zamandır yüzleşmek istediğim bir platonik hikayesi. Uzun zaman onu aradım ama elimde olan tek bilgisi sırtındaki akrep dövmesi. Akrep burcu olduğunu anlıyorum buradan ve ben de akrep burcuyum evet seks burcu o zamanlar yıl... 2013 veya 2014. Antalya'da bir otele tatile gittik. Bu sefer annemlerin arkadaşları da vardı yanımızda ve benim de eski dostlardan Rody var yanımda. Rody ve ben ilk günlerden beri kesecek, dalga geçilecek kişiler arayışına girdik. Benim gay olduğumu bilmiyor tabii ki. O'nu gördüm ve kalbim böyle uçtu resmen. Rus erkek takıntılı biriyimdir rus olsun da taştan olsun derdim hep o zamanlar da öyleymiş demek ki. İşte efenim onu gördüğüm anı tam anımsamıyorum ama şöyle bir şekilde özetleyebilirim;

Kaldığımız otelde her gece yerli - yabancı müzik oluyor yemekten sonra gece 00.00'a kadar sürüyo gidenler de oradan disco'ya gidiyor zaten. Şimdi bu eğlencelerden biriydi. Rody ve ben yine kurbanlarını bekleyen kaplanlar gibi insanları izliyoruz. Onu gördüm orada böyle tuhaf tuhaf dans ediyordu falan. İlgimi çekmişti sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Mavi gözleri de temas ettiğinde böyle yakıyor resmen insanı öyle söyliyim. Ben bunu gördüm gözümü çevirip başkasına bakamıyorum yani öylesine vuruldum ona. Şimdi bunun ifşalarını çektik. Telefonumda duruyorDU. Buraya geleceğim bir drama yatıyor bu satırlarda aslında. Şimdi efendim bu ifşalara bakıyorum falan dağılmış sapsarı saçlar beyaz ten fotoda parlayan maviş maviş gözler ay düşünürken bile ölüyorum. Yüzünün detaylarını unutmaya başladım aslında e bir kaç yıl oldu ama kendisini hiç unutamıyorum. Hiç sabah görmedim onu kahvaltılarda elinde kahveyle görüyordum sadece böyle ailesiyle sanırım takılıyordu hep zaten. Sonra işte kese kese kahvaltımı yapardım.

Yine böyle gecelerden biri. Ben yine sadece onu izliyorum ve deli gibi sarhoş geldi. Oynuyor müzikte. Müzikte de ankara müziği falan çalıyor. Nasıl oynuyor. Sonra makarena çalmaya başladı bu günden sonra, bu şarkı benim hayatımın bir kısmı oldu açıkçası. Sonra tişörtünü çıkarttı ben baklavalara dalmışken arkasını döndü ve sırtındaki o akrep dövmesini gördüm. O günden sonra adı Akrep Dövmeli Çocuk kaldı. Bulamadım da hiç onu oysa deli gibi stalklar yapmıştım.

Biz yine tatilde gece ailemiz bardaydı biz de dışarda takılalım dedik Rody ile geziyoruz milletin odasına lazer tutuyoruz falan tam odaya geri dönücez, bir evin önünden geçerken bir döndüm evde yatakta üç kişi çırılçıplaklar dedim 'NOOO' sonradan tabii ki. Unutamadığım travma.

Sonradan berry, kendine yakışanı yaptı Iphone 6 alınca, Iphone 5'de ki tüm fotoları sildi. Tabii arada o çocuğun fotoları da vardı. Nasıl yıkıldım nasıl üzüldüm günlerce kan ağladım resmen. Şuan bende bir resmi bile yok! Tek bildiğim sırtında bir akrep dövmesi var ve Rus yirmili yaşlarda.

Dövme de bıraktığım resimdeki model sanırım sol omzundaydı.

BANA ONU LÜTFEN BULUN YA!

-berry x

🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

21 Ocak 2017 Cumartesi

Eski Sevgilimin Yeni Sevgilisi / Benden Sonra Bozuşu! / Ya Benimsin Ya Kara Toprağın!.!!

Benden sonra bozuşu deermişim! Asıl ondan sonra ben bozdum biraz. Doğru kişileri seçememek falan bayağı zor bir dönemin eşiğindeyken adam gitmiş manita yapmış hatta bunun, onun hayatındaki her şeyin sonu olduğuna, bundan sonra hiç kimseyle olmayacağına ve geçmişe bir son verdiğine bile karar vermiş!

Yani cebelleştiğim şeylerde cebelleşmeseydim şuan yaşıtlarımla karşılaşmamda bir 5/10.sevgilimde olmam gerekirken; yanlış seçimler veya sonu olmayan yollar sebebiyle biraz hayatın yorgunluğu da dahil tabii, kendimi kısıtladım. Başkalarına bakmadım ''Aaa bak kız bu vallahi ömürlük!'' dedim, ömrümü falan tüketti o kişi. Güneş ve Kırmızı'dan sonra sevdiğim kişi İso ile bugün snapchatte konuştuk. Kendisiyle uzun uzun konuştuk yani ben hala bir umut tv'de çıkan sevgi sözlerini atıyorum içim ''Bana geri döönnnn... YALNIZIM... Bana gel!!!'' diyor, kollarıma ''ya benimsin ya kara toprAğın!!..'' yazıp fotosunu atmadığım kalıyor bir tek...

İso bir foto attı yanında bir kızla yakınca duruyor. Gey olduğumuz için ''AA sevgilin mi allah sizi bağışlasın!'' yazdım ona sonradan anlattı kim olduğunu da be salak hatırlıyorum kim olduğunu biz senle iki gün çıkmadık yani beş ay çıktık bir zahmet biliyorum kim olduğunu...

Neyse dedi ki ''Yani bunu EXÇALAR'a yazdığımda mal oldu!'' dedi tabii adını da söylerdim de şimdi ifşa etmeye gerek duymuyorum.. tamam söylüyorum tc kimlik nosu... dermişim haha. Neyse dedim ''O kızın sevgilisiyse sen nasıl yaşıyosun?!?!?!'' Bakın bu ağızdan laf alma taktiğidir. Ne dese beğenirsiniz... 'Onun değil benim!'' Berry'nin burada başından aşağı kaynar kaynar sular akın ediyor böyle tazyikli tazyikli. Dedim aaaa sevgilin mi yhaa... sonradan anlattı biraz işte verdiği sözleri 'ne kadar sevdiğini' falan. Namussuz sen beni bu kadar sevmedin marifet gibi gelip bana anlatma diyip iki tokat atıp çıkasım geldi. Sonradan dedim ''AA MUTLU OLDUM'' hayır olmadım... Altmetni ile yolladım. Sonradan Güneş'in beni engellemesini falan anlattı yani.... anlayacağınız... berry yine birini kaybetti yani yeter artık allahım...

Konuşma biterken hadi bana birini bulun sizin çevreniz vardıra bağladım. evet evet bayağı dedim bunu belki o buluştuğumuz günkü yakışıklı kankasını bana ayarlar falan diye... hani şu bizi arabasıyla gezdirmek isteyen çocuk... hadi inşallah bakıp göreceğiz inş kaderim açılır da birini severim. açım sevgiye artık aç ölüyorum erkeksizlikten diye bitireyim şu yazıyı....

Son olarak PLATONIK ANTHEM...

-berry x


🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

3 Ocak 2017 Salı

yeni başlangıç

uzun zamandır düşünüyordum bu başlangıcı. artık sizi gülümsetecek değil, biraz olsun beni gerçekten anlayacağınız yazılar yazmaya başlayacağım.

depresyonun binbür türlü haliyle uğraşırken tekrar hoşgeldiniz!

ben berry!

kendimi size çok tanıtmadım. yaş vermek kimlik belirliliği olacak onun için sadece şunu bilin okuyorum. bunu yazılarımdan anlayabilirsiniz. iki kez aşık oldum. biri usulca biterken diğeri daha acı dolu bir sona erdi. fark edildim. fark edilmek büyük bir şey değil diyebilirsiniz ama ben bir erkeğim ve erkeklerden hoşlanıyorum eşcinselim. bunu itiraf etmiştim blogda. sadece belirtiyorum ki beni anlayın. fark edildim, dalga geçen sınıf arkadaşları vesaire ve ben depresyonun en ücra köşesinden yazıyorum. hani insan ne yapacağını bilemez ama yaşar, yüzüne bakar öyle bir şey işte.

kendimi aradığım zamanlardayım biraz sanırım. dikkatimi başka şeylere veriyorum klasik bir platonik gibi. takmamaya çalışıyorum kimin ne dediğini. zor da olsa çabalıyorum.

gelecek zamanı istiyorum. en büyük hayalim bir gün dünyaca ünlü oyuncu olmak şuan tiyatro okuyorum. gerçekleşmesine belki adımlarım veya bir kaç basamapım kaldı. evlenmek istiyorum, çocuğum olsun. bazen kafamı yastığa koyduğumda o aile ortamını düşünüyorum ne kadar güzel diye. kurdukça kuruyorum saat üç oluyor.

size kendimi tanıtma yazım olsun bu. yeni bir başlangıcı