4 Şubat 2017 Cumartesi

hani benim sevdiklerim? hani gönül verdiklerim?

bugün ıssız adam'ı bilmem kaçıncı kez tekrar izledim ve ilk günkü gibi duygu karmaşasıyla döndüm. ne zaman bu filmi izlesem o son sahne geldiği anda, o sarıldıkları an gidiyor bende! gözlerden yaşlar falan. ya da Ada'nın Alper'in odasına gittiği sahne o ağladı ben ağladım. o sarıldıkları sahne var ya! kuzenlerimle izledik bugün o sahnede herkes tavana bakıyo herkes depresyon herkes ağlıyor. herkes ANLAMAZDIN ANLAMAZDIN! melodisiyle gözlerini siliyor. filmde adeta eski şarkılarla aşk yaşıyorum sözleri dinlerken bir ağlama daha geliyor.

aklıma yaşadıklarım geliyo veya yaşayacaklarım demeliyim sanırım.

kırmızı, iso, güneş... hepsi hayatımda farklı yerler tuttu. hepsine birbirinden biraz daha değer verdiğimi fark ettim. ama aralarından en çok kimi sevdim? ya da gerçekten aşık oldum ki olmasam 'vazgeçtim' dememin üstünden aklımdan bir saniye bile çıkmadı.

kırmızı'yı ben mi unutamıyorum yoksa hayatın hep bir şekilde karşıma çıkarmasından dolayı mı unutamıyorum bilmiyorum. tam artık ondan vazgeçtim. artık onda bir şey bulmuyorum diyorum ya da sadece kendimi kandırıyorum ama benimle bir etkileşime geçiyor. geçenlerde geldi benimle konuştu mesela. tutu'nun yanına geldi ilk servisi sordu sonra da bana 'çakmağın var mı?' dedi ama tabii ki yoktu. ben zaten yanıyorum çakmağa ne gerek var getir sigarayı değdir bana... diye içimde de erotik bir reklam oynuyor.

sonradan gitti birinden buldu heralde geldi bana 'yardım edebilir misin?' diye sordu. etmez miyim o sigarayı yakışını gördüm sonra ellerim tir tir titriyor tabii yaşanmışlıklar var bir mazi var diyeceğim üstünden beş yıl geçmiş gibi. çakmağı alırken eli elime deydi bir cız etti ki. ben tabii ölüyorum. o şuana kadar olan son konuşmamızdı kim bilir daha olur mu?

hayatıma daha fazla kim girecek ya da kimler beni üzecek diye düşünürken Güneş'i hatırlıyorum. beni engellemesi ve okulda arkadaşlarının bana yaşattığı o utancı sonsuza kadar unutmayacağım içimde bir kin parçası sonsuza dek duracak onun için. hiç affetmeyeceğim. bir de oyunları olduğu gün önümden geçti ve bizim oyunumuzda kulise girdi. hiç utanma ya da bir 'onu üzdüm yaa' hissi oluşmamış onda sanırım. resmen iğrençliğiyle karşımdaydı o an. kendimi attım kulisten dışarı dayanamadım aynı ortamda olmaya. yüzüne bakmıyordum ve sürekli kendime uğraşacak başka şeyler buluyordum.

şöyle bir açıklama yapıldı bana galiba en doğru da bu; biz onlara hayallerimizdeki gibi aşık oluyoruz. yani onlarla kurduğumuz hayallere göre. ama gerçekte... o hayallerde beyaz atla beklerken onlar arkadaki atı çoktan kesip mideye indirmiş oluyor.

şu şarkıdaki güzel sözlere takıntılıyım şu sıralardada onun için bırakıyorum buraya :)


-berry x




🌃   || twitter: @berrygunluk || PR & İletişim: berrygunluk@gmail.com ||

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder