29 Haziran 2017 Perşembe

sevgilim, iyi ki doğdun

bugün Kırmızı'nın doğum günü...

iyi ki doğdun ilk aşkım ve üç yılım...

hayatıma kattığın güzen günler için teşekkür ederim... belki hiç kavuşmadık, hiç gözlerine doyasıya bakamadım, hiç sarılmadım ama sen farklıydın.

ilk özlemim, ilk kalp çarpışım. bakışı, gülüğü farklı sevgilim

sevgilim, iyi ki doğdun, iyi ki sevmişim seni


24 Haziran 2017 Cumartesi

yalnızlık

ne kadar acı bir durum aslında, yalnız kalmak.

şükür ki arkadaşlarım açısından hiç bir problemim yok lakin insan yanında elini tutan, seven, aşık eden birini istiyor.

Kırmızı, uzun zamandır görmüyorum okulda da görmüyordum ne zamandır. sevgim azaldı mı hayır ama ne bileyim onunla kurduğum hayaller çok farklıydı benim. elimi tutmasını, nefesini hissetmeyi, kalp atışlarını işitmek isterdim. ben onunla çok mutluydum... hayallerimde ki kırmızı'yla.

belki gerçek olsa bu kadar çok sevmezdim onu, hayallerimde ki gibi sevdim onu. sanki sonsuza dek ona bağlıymış gibi hissediyorum. hiç bitmeyecek bir aşkmış gibi. aslında bir bakıma unutmak istemiyorum o bana aşk nedir öğretti ilk kez hissettim. o benim üç yılım oldu.

bu sıralar onun değerini biraz daha fazla anlıyorum. Güneş, Mr. Kibar hepsi gelip geçiciymiş meğer çünkü gerçek yüzleri benim hayallerimden daha farklıymış. hiç biri bir kırmızı olamadı. kalbim kabul etmedi belki de başka sevdaları.

ne bileyim. bir ilişki yaşamış olmama rağmen, ben hiç özlenmedim, hiç delice sevilmedim ya da biri bana aşık aşık bakmadı. ben hep özleyen taraf, delice seven ama karşılık alamayan taraf, aşık aşık bakan tarafta oldum.

İso mesela bana benden sonraki sevgilisinden ayrıldıktan sonra nasıl acılar çektiğini anlatıyor telefonda. yeter demek istiyorum bana hiç böyle değer vermedin mi?

yanımda birini istiyorum, beni sevecek, delice seven, hep özleyen ve ruhumu kutsayan birini ama artık çok zor insanlar bir kaç dakikalık zevk için, aşkı unuttular akılları erkekliklerinden öteye gidemiyor. inanıyorum bir gün karşılıklı seveceğim biri çıkacak karşıma. ne olur çabuk gel artık boğuluyorum.

bilinmezlik, kafamda olan tek şey. gerçek aşkım Kırmızı. mesela ben biriyle çıkacak gibi olsam bile aklıma girip sanki 'beni ne çabuk unuttun!' diyor ve beni caydırıyor hayatımda birini istiyor muyum yoksa istemiyor muyum bilmediğim bir dönemdeyim.

tek bildiğim Kırmızı'ya hala bağlı olduğum. içimde nedenini bilmediğim umut tohumları var. sanki onunla bir şeyler yaşayacağım belki bu önümüzdeki yıllarda değil, yıllar sonra. onun da hayali tıpkı benimki gibi ben dünyaca ünlü bir oyuncu olmak isterken o da dünyaca ünlü bir yönetmen olmak istiyor.

umarım iç sesim bana doğru söylüyordur. Kırmızı ile bir şeyler yaşamak... düşüncesi bile içimi kıpır kıpır ediyor.

neyse ben yine kafanızı çok şişirdim. bayram bugün! sevdiklerinizle bolca eğlenin :) .

-berry x

19 Haziran 2017 Pazartesi

LGBT | onur haftası

beklediğimiz onur haftası kapıda! 25 haziran'da istanbul onur yürüyüşü var! yine klasik olarak tehdit mesajları başlamış. unutmayın; aşk her zaman kazanır. lgbti+ bireyler vardır ve sonsuza kadar olmaya devam edeceklerdir. hiç bir insanı, kendi olduğu için dışlamayın, herkesi olduğu gibi kabullenin. unutmayın biz renklerimizle güzeliz. eşcinsellik, transeksüellik hastalık değildir ama homofobi hastalıktır. homofobiyi durdurun! 


Happy Pride! 🌈
unutmadan, LGBT bireyinin gözünden dünyaya bir mektup yazısı için tık!

#loveislove
#pride2017

11 Haziran 2017 Pazar

pes etmeyeceğim!

hepimiz her an yeni bir şeyler yaşıyoruz.
bazen pişman oluyor, bazen mutlu, bazen kırgın oluyoruz.

asla yaşadıklarım için pişmanlık duymuyorum aslında. başıma gelen her şeyden bir ders almak gerekiyor aslında. istediğimiz şeyin peşinden koşmayı hiç bırakmadan devam ettirmeliyiz. mücadele etmeliyiz. yorulacağız, ama asla takılıp düşmeyeceğiz.

gelecekle ilgili olan sanatçı olma planıma her geçen gün daha çok yaklaştığımı hissediyorum. bir gün istediklerimin hepsi olacak. ama şunu diyebilmem çok önemli başardım. ben bugün buradayım çünkü pes etmedim! ben bugün bu kadar değerliyim çünkü asla yolumdan şaşmadım!

kimi insanlar bu ünlü olma isteğimi 'ego' olarak tanımlasa da bu çok farklı bir his. nasıl anlatsam? bu bana doğuştan verilen bir içgüdü. ünlü olmak, insanların beni tanıması. bir gün öldüğümde, görüntülerim, sesim her zaman dünyada olacak.

hayallerimi en önemli isteği bu. ve hayallerimi her zaman en üst seviyede tutmaya çalışıyorum. oyuncu olmak yetmez, oscar kazanacağım. şarkı söylemek yetmez, yaşayan en efsanevi insan olmak istiyorum. ünlü olmak yetmez, geleceğe bir şeyler bırakmam gerek!

sanatçı olmak, tüm insanların sana tapması değildir sadece. dünyada örnek alınan biri olmaktır. ülkelerin başkanlarından daha çok sizin sözünüz geçer. ve bir gün orada olduğumda, bunu çok iyi kullanacağım. belki ben gençliğimi çok rahat yaşamadım bir eşcinsel olarak. ama benden sonraki nesiller rahat yaşasın diye elimden gelen her şeyi son nefesime kadar çabalayacağım.

asla azla yetinmeyin,
asla pişman olmayın, ders çıkarın.
asla elinizdekiyle yetinmeyin.


çabalayacağım ve bir gün hepiniz beni tanıyacaksınız.
başarmış olacağım söz veriyorum.

2 Haziran 2017 Cuma

bir yaz sendomu: ANTON

yaz gelmesiyle yine aklıma umutsuz vakalarımdan hatta sendromlarından biri olan anton geldi aklıma. 

yine tatil için antalya'ya gitmiştik her şey mükemmeldi. di diyorum çünkü tatilimizin içine edilmişti o yıl. annemin bir arkadaşı da gelmişti bizimle ben ondan yılan diye bahsedeceğim. kadın çok iyi bir kadın şimdi eğlencesi falan tam ama özgüveni olmadığı için akşama kadar içiyor anca öyle insanlarla iletişime geçebiliyor.

okey, içsin hiç bir problemi yok ama kardeşim içmeyi bileceksin yani! 

şimdi bu sevgilisine ben annemlerin yanına memlekete geldim dedi oysa biz o süre zarfında gittik deniz kenarında sex on the beachlerimize içtik, adam kestik. yani eğlencesi cidden iyi bir kadın akşama kadar koptuk falan sonradan dedik ki bir akşam bara gidelim. allah belamızı verseydi, ayaklarımız kopsaydı, girişte kaza kurşunu gelseydi de girmeseydik o bardan içeri.

şimdi ben o zamanlar tabii yaş yetmiyor bara girmek için garsona annem dedi ki ''gelicez ama oğlumu da almanız gerekecek yani yoksa gelmeyiz.'' adamda zatten bir yılan'a bir anneme yürüyor dedi ''yaa öylemi ben hallederim ya problem olmaz ama siz beni bulun şimdi almazlarsa falan.'' dedi. biz neyse akşam oldu girdik bardan içerde kundakta bebek var yine adam sanki bütün yetki ondaymış gibi göstermiş bize dfldsf yazık. aslıyo geliyo bizim salakları dansa kaldırıyor falan. içkiler getiriyor bize benim tarifim bak bu çok güzel diye bir içkiyi verdi bana tadına bir baktım bildiğin beyliz yani ne var bunda. 

sonra hepimizin kafası güzel falan kalktık oynuyoruz kardeşimin tuvaleti geldi annem şimdi onla gitti. bizde yılanla kaldık pistte baba oynuyoruz ama nasıl bir oynamak ben yine normal oynuyorum ve yandaki rus tayfanın arasına giriyorum ara sıra da bizimkilerin yanına giriyorum. 

canım herhalde bir an meryemin yanına gitmek istedi bi gittim yere eğilip çılgın hareketler yaptı içkisini döktü sonra kalkınca baba kız yere bir yapıştı. HERKES bize bakıyor! gerçekten herkes ve sonradan etrafımıza toplandılar. ben rezillikten disko ışıklarından daha hızlı renk değiştiriyorum falan kalktı ''yok yok sorun yok'' diyip yeniden dans etmeye başladı ben gittim oturdum tabii günlük rezillik ihtiyacımı karşıladığımda.

neye bu o gün iki erkeğin yanında odasına gitti. tabii ben kıskançlıktan çatlıyorum çünkü aralarında tek çıtır benim! benim böyle şeyler yapmam lazım ama kimseye de pas vermiyorum. sabah da kadına 'orospusun.' gözlerimle bakıyorum.

neyse o gün bir çocuğu gördüm havuzda. anton. rustu. yani akrep dövmeli çocuk'da rustu. -akrep dövmeli çocuk yazısı için tık!- sanırım rus fantazim var. neyse o rusların beyaz teni, sarı saçları, mavi gözleri ve cool tavırları beni çok etkiler. gördüm bunu tabii benim kalp intihar falan etti.

bizde çok sosyaliz yani annem inanılmaz sosyaldir animatörlerle kankayız. ben en çok trans birey olanla yakınım çünkü ikonik biri. sonra işte biz yine böyle animatör tayfayla oturup sohbet ederken bi çocuk ona adıyla seslendi ''ANTON, come here!'' diye dedim ALLAAAAAH buraya geliyooorrr. içimden çiftetelli oynuyorum dışımdan da morarıp morarıp kızarıyorum.

geldi bi selam falan verdi sonra gittiler. kendime lanet ettim bir haftadır oradaydım ve onu tatilimin son iki günü görmüştüm sadece. şuan yüzünü bile böyle çok net hatırlamıyorum ondan geri hatırladığım tek şey, hotdog desenli beyaz tişörtü ve mavi pantolonu adeta stil ikonuydu yaa.

neyse, bundan uzun zamandır bahsetmek istiyordum. bahsettim işte. sizlere de iyi yazlar bebişkolar.

-berry x