30 Aralık 2015 Çarşamba

Kar Geldi, Hoş Geldi!

Herkese selam!

Bugün ne kadar güzel bir güne uyandık böyle. Güzel güzel karlar yağıyor. Elime kahve alıp camın karşısında kar izleyerek kahve içme modası yeniden gündeme gelecek. Yarın tüm sosyal medyada elinde okumadığı, kitaplığında duran herhangi bir kitabın bilmem kaçıncı sayfası yanında bakkaldan aldığı nescafe koltukta 'Bu da karda benden selfie olsuun!' manalı yazılar olacak. Altına da muhtemelen hiç okumadığı kitabın internetten bulduğu iki manalı satırı yazacak.

Fotoğraf çekildikten tahmini 0.12 saniye içinde kitap kapanacak ve instagrama atmak için filtre seçilecek. Bir anda kahve de gidecek. Twitter'da ise insanlar kahve, aşk sözleri, kar görüntüleri halay çekecek.

Ben ise her insanın yaptığı gibi elimde bilgisayarım, kambur durmaktan ağrımış belim, iki saattir yanımda duran içilmiş ve falının fotoğrafını çekmemi bekleyen bu türk kahvesi fincanı duruyor. Muhtemelen kaave falı uygulamasını yüklemeye üşeneceğim için onu asla kullanamayacağım.

Yani hiçbir zaman amerikan style dediğimiz o muhteşem manzaralı fotoğraflarımız ya da güzel giysilerle karın üstünde catwalk yaparak starbucks'a gidemeyeceğiz. Biz her zaman ölüm-kalım mücadelesi vereceğiz. Ayağımız kayacak, düşeceğiz. Salak çocukların oynadığı kar topu savaşından nasibini alıp güzel bir kar yiyeceksiniz. Muhtemelen okuldaysanız, arkadaşlarınız sırtınızdan aşağı kar bırakacak.

Yani Istanbul'da yaşayıp tumblr'cı modunda yaşamak zor. Yani teknik olarak zor. Bir gün içinde gördüğüm üç insandan beşi tumblr modunda. Arkadaşlar yapmayın. Nesi var şu tumblr'ın anlamıyorum. Herkes kitap okumayı seviyor kitap alıyor ama okumuyor. Ha okuyorum diyene içinden bir karakterin ikinci adını veya olayı sorun size cevap veremez.

Böyle insanlara katlanıyorum işte. Evde anneannem ve şuan yanımda uyuyan bir bebek var. Barbie ile de mesajlaşıyoruz. Hayat böyle. Yani Kırmızı bey'de Paris'e gitti eyfel'in tepesinden fotoğraflar atıyor ben hala buralarda sürünüyorum ya. Ama zevkli kısmı da şu; Hayatımı sizlere anlatırken eğleniyorum.

Hazır kar yağıyor. Annemin tanıdığım tanımadığım herkese anlattığı bir kar hikayem var anlatamam yani. Hayır anlamadığım kısımlardan insanlara ne mi demeliyim bilmiyorum. Herneyse günümüz şenlenir belki.

Şimdi küçük Berry bu günleri görse önce oturup ağlar sonra intihar eder. 'Ben böyle mi olucam bırakın öldüreyim kendimi!' der.

Masum Berry, camdan dışarı bakar, tabii o zamanlar da kar diz boyu falanmış. Sonra o zamanlar evimizde soba varmış. Ahh eski zamanlar demeden edemiyor insan! Neyse konudan şaşmadan devam edeyim. Annem de misafir çağırmış, bir yemek yapacakmış lor peyniri erisin diye sobanın yanına koymuş işte.

Sonra bende 'kay yaayoo!' diye çığırarak dans ediyomuşum. Annem içeri bir girmiş. Ben peyniri ufalayıp ufalayıp havaya atıp kar yapıyor diyormuşum. Yani yerler parke değil o zaman. Halıfleks. Annem beni nasıl aldığını bilememiş ordan. Temizle temizle bitmemiş.

Bu da böyle bir anım. Neyse daha fazla konuşmaya gerek yok sanırım. Güzelce herkese diss attım sanırım. Neyse hoşçakalın ve yılbaşında yazı yazamazsam bilinki içip sürtüyorumdur. Neyse şimdiden mutlu yıllar hepinize.

Kocaman Kalp - Berry X


27 Aralık 2015 Pazar

Hayat Beni İki Kere Atıp Bir Kere Tuttu!

Herkese merhaba! Ya gerçekten bugün yazmaya doyamadım gerçekten öyle. On sayfa yazı yazdıktan sonra sol elimi hissetmesemde bu satırları yazma fırsatını bulabildim.

Öncelikle bazı isyanlarım ve güzel güzel haberlerim var. Bunların hiç biri aşk ile ilgili değil onun için ben de barı zamanımızın işlerinden sohbet edelim dedim.

Yarın okulda kostümlü parti var. Aynı zamanda tonla ödev var. İşin tuhaf kısmı; Ödev teslim etmeye gelen maymun kostümlü biri falan. Yani gülmekten yerlere yatabilirim allahım!

Beş tiyatro oyunu okudum. Beynimde Romeo Juliet'e 'Hay lanet karı ay ben bunun için mi hayattan vazgeçtim!' derken Macbeth ise 'Al al tahtı münasip bir yerlerine saplarsın artık!' diyor. Yani kafamdan roller türettim. Böyle bir şey yok ya! Neden bunları son günde yapıyorsun Berry! Git hafta boyu yap! Bunu öğrenci olmayan biri anlayamaz efendim. Ödevin ve sınavın münasip zamanları vardır. Mesela son günü. Ya da okulda acilen yapılan ödevler. Valla okulda hiç ödev yapmadım bu sene. Hep evde yaptım. Çalışkan olmek bunu gerektiriyor çünkü.

Nerelerden nerelere geldik bilmiyorum. Hah! En son diyordum ki kostum partisi maymun kostümü falan filan! Şimdi bende kendime uzun süredir izleriğim American Horror Story dizisinde ki Lady Gaga'nın karakterini ve bir kaç kişinin karakterlerini birleştirip ortaya bir şahane eser çıkarttım. Odamda müzede gibi saklıyorum o derece. Gıda boyasıyla kanlar yapıldı. E, gıda boyasından bahsediyoruz, elimin tamamı kırmızı ve mavi renk kaldı. Yıkıyorum yıkıyorum çıkmıyo!! Aaa üst tarafları yeniden çıkmamış! Mavi Kir Masmavi kir aaa! Ya ne diyorum bilmiyorum.

Tişörtün üzerine birinin kanlarını içmiş efekti verildi. Ne kadar siyah kıyafet varsa ortaya çıktı. Daha sonra, kendime kırmızı saç spreyi aldım. Denedim böyle nasıl diyeyim, pembe gibi bir renk çıktı ortaya. Yarın büyük ihtimalle ondan yapmayacağım.

Bir de Santa dönemine girdik. Etrafta meri meri kıristmıss!! Şeyleri geziniyor. Ve biz anca hala 'bayram gelir evlere, sevgi verir dillere vsvs.' Neden biz insanlara Meri kıristmıs diyemiyoruz. Neden bizim ülkemizde hala yılbaşı ağacı süsleyene 'piiisss gavuuuur!' gibi sıfatlar yerleştiriliyor. Her yıl yapatım yani. Alırım ağacımı takaırm süslerimi. Haa bu yıl yapamadım gerçi o var. Bebeler ağacımın ayağını kırdılar. Annem de atmış herhalde. Ama odamda hala Noel Baba figürlerim var. Noel baba demişken. Küççükken her şey ne kadar güzeldi.

Hele bir anım var ki Noel Baba'yı gerçek sandığım dönemler falan. Yani beş altı yaşları öyle diyeyim. Bir yılbaşı akşamı, babam işe gidiyor iş çıkışı ne kadar hediyelik bulursa alıp kapının önüne bırakıyor. Sonra eve girdiği anda ''Berry, bak noel baba ben gelirken hediyelerimizi bırakıyordu koş al bakalım neler almış. Eski apartmanımız vardı bizimdi yani aile apartmanı. İki katlı falan. Alt kata inip kapıyı açardım karlar içinde hediyecikler. Alıp çıkardım. Şimdi dönüp bakıyorum da yani ne güzel günlerdi.

Yani nasıl olduysa bunun üstünden bugüne geldik ve şuan hayat beni resmen iki kere atıp bir kere tuttu!

Noel baba yok demek bana hala kötü bir şey gibi geliyor yani ateistlik gibi. Evet var olmadığını biliyorum tabii. Ama her zaman bu anıyı hatırlar, ahhh noel babiiişşşş ahhh! diye iç geçiririz.

Her yılbaşı gibi TV'de olacak olan klasik noel filmleri izleyeceğiz ama bu sefer farklı bir şeyler de olacak. Yani mesela kuzenim gelecek, sabaha kadar içip Noel Baba katına yükseleceğiz falan. Hayat nasıl biliyor musunuz? Ariana Grande'nin Noel babaya inanmayıp Santa Tell Me adlı şarkı yapması gibi falan.

Noel Baba'nın gerçek olmadığını anlamamın iki sebebi vardı. Yani birinde soğudum açıkça söyliyeyim.


  1. Elin Noel adlı şahsı benim nasıl babam oluyor?!
  2. Noel Dayı


Noel ruhune girmemi bu sene tarih hocası sağladı. Nasıl merak ediyor musunuz? Hayıııır! Dediğinizi duyar gibiyim. Ama yinede anlatmazsam olmaz. Kırmızı bir kazak giymiş noel ağaçları ve geyikler olan. Yani o sıra Tutu ile birbirimize bakıp ''Noel Ruhuuu!!!!'' diye hunharca gülüşümüz falan. Hocaya her bakışımızda ''Hristiyan hristiyan şeyler.ss'' yapmamız. Yani böyle insanlardan zarar beklemek ayıp olur yani.

Hadi yarın büyük ihtimalle anlatacak çok şeyim olur ama üşenip yazamazsam öbür gün gelir zaten okullar da tatil oluyor yılbaşı sayesinde. Teşekkürler Santa!

Merry Christmas! - Berry






26 Aralık 2015 Cumartesi

Hayatım Arabesk Be!

Evet doğru okudunuz yani hayatım arabesk. Hafta sonu tiyatro ödevim için kitap okuyarak geçecek ve mutlu olamıyorum yani!

5 oyun okuyacağım yani beş. Ben o beş oyunları daha seçememişken, okunacak bitirilecek özetlenecek falanlanacak filanlanacak!

Hayat zor yani. Zorluklarla geçiyor. Bu ara tam yirmi dört saat bile sürmeyen bir ilişkiye imza attım. Yani nasıl diyeyim buna ilişki denemez aslında. Nasıl diyeyim. Sadece iki kuyruk sallıyayım dedim çocuk başladı hayatımız bir olacak da, sen sadece bana aitsin de, Kırmızı bey kimmiş de, artık o varmış da bilmemne. Bir anda tapulu malı yaptı beni! BEN BUNLARA GELEMEM AMA!

Yani vıcık vıcık aşka ve bir anda gelen aşırı sahiplenecek insanları sevmiyorum yani anlatamıyorum. Aşk olacak ama vıcık vıcık ve tutucu olmayacak. Bu kadar yani halimizi anlayan ne az insan varmış be!

Sevgilisi olup kendini ''Ne güzel birbrimizi bulduk bak ahahahaha'' diyen kızlar iki gün sonra direk kavga etmeye başlıyor. Peki kavga nedeni ne? 'Ya sen beneğm nasağl son fotişimi layklamazsın yaağ' ağızlarına kürekle vurmak istiyorum o anlar. Salka erkeklerde salak! Kendilerine bir kız uğruna neler yapıyorlar. Hayır gay olduğum için kızlara falan düşman değilim hatta ama böyle kızlara ölüm yani ölüüüm! Katledesim geliyor öylelerini. Yani sevgililerini de görseniz bir yakışıklı bir yakışıklı anlatamam yani!

Bir de şey var; Mesela geçenlerde Barbie, Balinde, Tutu ve ben buluştuk bir yerlere gitmeye karar verdik. Yakışıklıo bir çocuk gördük kıkırdaşmalar ''ay şu çocuk ah allahım ölüceem'' demelerimiz falan eşliğinde sohbet ederken sevgilisi ve iki-üç kız daha geliverdi içeri. Bizim çocuğa baktığımızı mı anladı ne yaptı bilemem artık gözümüz istemsizce o tarafa kayıyor. Artık çocuk için değil kızın kepazeliğinden yani öyle bir şey.

Bizim gözümüz ne kadar kaysa kafasını çocuğa dayamalar, ellemeler, öpmeler. Masaya gidip ''bakmıyoruz artık kasma!'' diyesim geldi. Çocuk da garibim katlanıyor işte.

Bu aradaa konudan konuya geçiyor gibiyim ama öyle. Uzun zamandır burada dertleşmiyorum sizlerle. Kırmızı beyzade geldi ve benimle konuştu. Yani okulda tektim bende yalnız takılmıyayım bari şunlarla takılıyım dedim gittim. Kaloriferlere dayandık. Tesadüftür ki onlar da Kırmızı ile çok yakın arkadaşlar geldi kırmızı yanımıza onlarla biraz şakalaştı. Tam yanımda durdu. Sonra bana şöyle baktı. Nasıl kasılıyorum anlayamazsınız ve ben de anlatamam öyle bir kasılma.

Piercing ime baktı. ''Dostum neden böyle bir hata yaptın?''

Bende döndüm ah o gözlerin içine bakmak ne güzel bir duygudur. ''Canım istediği için.''

''Öpüşemeyeceksin, yani french kiss falan.'' dedi. Yani şöyle bir şeyler var sanki sen bana gel beni öp dedin de ben sanki ay piercing var öpemem şimdi demişim gibi. Ay sinirlendim yine bak aaaa!

Güzel atarlar. Yine bloga geri döndüm adı falan değişti grubnun fark ettiyseniz ehuehu.

-Berry X


22 Aralık 2015 Salı

Depresyonik şeyler?!?

Herkese merhaba! Özlemişim yahu buraya yazmayı vallahi. Bir salı günü akşamı kendime gelip aldım telefonumu ve spotify'da yaptığım depresif şarkılı çalma listemi dinleyerek yazıyorum. 

Nerelerdeydim?

Öhöm, öncelikle şöyle izah edeyim. Biliyorsunuz tiyatro okuyorum tiyatro ve klasik derslerin sınavları çok üst ğste geldi üstüne hala çıkmayı başaramadığım depresyon var. 

Anneannemler bizde, dedem şuan hz. Muhammed programları izliyor ve ben deistim. Canım sıkılırken yazmak istedim. Hayır yani olmaz ama belki takip edenler varsa üzülmeyin ölmedim. 

Neler oldu neşer detaylı yazısı gelecek lakin şunu belirteyim Kırmızı bey ile tekrar konuşma forsatı buldum. Dudağıma piercing taktım. Onu fark etmiş de öpüşemeyeceksin dedi bana. Hayır yani sen öpüşelim dedin ama ben öpmemişim gibi konuşmaz mı birde. 

Neyse yazılar gelecek bunu belirtmek istedim. Sizleri seviyorum. 

-Berry X