11 Eylül 2019 Çarşamba

hiç bir şey yolunda değil

uzun zamandır farkında olduğum bir şey var; mutlu değilim ve hiç bir şeyin yolunda gitmediğini hissediyorum. yani, sağlıklıyım fiziksel olarak bir şeyim yok ama sanki kaderim bağlanmış gibi. ne hakkında ümitlensem ne istesem o olmuyor aksine tam tersi başıma geliyor. birini sevmek istiyorum ya da işte 'bu o sevdiğim adamı buldum' diyorum ve bir şey oluyor her şey tepetaklak.

yanımda yürüyen biri olsun istiyorum, mutlu olmak istiyorum ama benim için bu çok fazla bir şey sanırım. gençlik yıllarım su gibi elimden akıp gidiyor ve ben ise sadece oturuyorum o suyun çizdiği yolu izliyorum. dünyaya karşı da boş hissediyorum; sanki hiç bir işe yaramıyorum gibi. depresyon mu ya da başka bir atak mı bilmiyorum ama bir yere bunları anlatıp biraz olsun içimin rahatlamasını istiyorum.

kimsenin beni sevmeyeceğine inanmaya başladım artık. ne zaman bir yola çıksam hep bir hüzünle oturuyorum ve hatırlatıyorum kendime 'kalbim ilk kez kırılmıyor ve bu son olmayacak' ne bileyim, insanlar sevgilileriyle bir yerlere gidiyorlar, geziyorlar, eğleniyorlar... ben ise sürekli kendimle baş başayım... ben çok hayal kuran birisiyim. karşımdaki kişi ile konuşmaya başladığım andan itibaren hemen hayal dünyamda canlanmaya başlar. 'tatile çıkacağız, şuraya gideceğiz aa belki buradan geçerken şu kafeye uğrarız' inanır mısınız bu hayallerim evlilik anına kadar gidiyor olabilir. ama sonra ne oluyor? REDDEDİLMEK! o anda işte gerçekten kafamdan kurşun yemişe dönüyorum. hayatımdan giden sadece o çocuk olmuyor ben kendi hayallerime de veda ediyorum aslında.

reddedildiğimi fark ettikten sonra uzunca sürecek ve ikiye katlanmış bir depresyon süreci ele geçiyor beni. aklımı yiyip bitiren düşünceler, yalnız ölme korkusu ve çevrende mutluluğa erişip benim hayalimi yaşayan insanları görmek. en çok şu sonuncu acıtıyor aslında canımı neden bilmiyorum. hiç bir şeyde umudum kalmadı. düzgün bir tane bile insanla tanışmadım. 'daha hayatının başındasın mutlaka birisini bulup mutluluğa kavuşacaksın.' herkesin klasik cümlesi bu, değil mi? ama öyle olmuyor işte. beğenilmediğimi düşünüyorum ve bu benim özgüvenimi de yitiriyor. kiminle konuşmaya başlasam içimden asla 'nasıl olsa bitecek.' hissini atamıyorum. sürekli yalnız ve mutsuz hissetmek ne kadar kötü bir şeymiş bunu bu sene anladım. bütün bir sene evdeydim ve kendimi tanıyacak çok zamanım oldu. belki de bu acıların yüzüme bir tokat gibi vurmasının sebebi de kendimle çok baş başa kalmamdır. bilemiyorum..

ben artık mutsuz olmak istemiyorum. çok acı bir şey ama nasıl depresyondan kurtulurum bilmiyorum. kalbim çok kırık. gerçekten doyasıya mutlu olduğum son zamanlar Kırmızı'ya aşık olduğum zamanlardı. şu an ise ne zaman bir şeyler yapmak istesem kapılar sürekli yüzüme kapanıyor. kalp kırıklığım daha taze... aslında bu yazıyı yazma fikri de dün geldi aklıma. yine kurulmadan yıkılan hayallerimin ortasındayken 'benim artık bunları yazıp arınmam gerekiyor' dedim kendi kendime. biliyorum, bu hisleri yaşayan tek insan değilim. kimi insan da ergenlik tripleri işte deyip geçiyor. ama benim için öyle değil..

ben çok sevdim. gerçekten çok sevdim. dört yıl hiç konuşmadığım birine deliler gibi aşıktım. kırmızı. sonra kendimi toparlamam gerektiğini, bu işlerin böyle gitmeyeceğini fark ettim. yine sevmeyi denedim. sevdim de. ama o pislikler yaptı. ben ona açılmamış, rahatsız bile etmediğim halde o ve arkadaşları benimle dalga geçti. bunlar bitti, artık geriye bakmak yok dedim ve önüme döndüm. acılarımı içime sakladım, bir daha da dışarı çıkartmayacağım dedim ama bu aralar patlak verdim. kimi zaman da şöyle düşünüyorum 'belki de ben sevmeye değecek biri değilimdir.' ama buna inanmıyorum. çünkü kendimi tanıyorum. eğer birisi benim hayatımdaysa ben ona kendimden daha çok değer veririm. bunu bana insanlar da sürekli söylüyor. belki de lanetlendim.. hayır yani çünkü insanlar da yüz vermiyor. dün yine binbir umutla uzun zamandır dikkatimi çeken birine karşı şansımı denemek istedim -biraz da arkadaş gazına geldik diyelim- ama bir kelime konuşmadan isteği reddetti. ben yine kendi başıma kaldım. ben, ben ve yine ben.

sadece son bir söz verdim kendime: güçlü olacağim, bu yıl hayatımın aşkını bulacağım ve gelecekte ÇOK iyi yerlere geldiğimde beni reddeden herkesi hüngür hüngür ağlatacağım. ben bunu artık yemin belledim kendime, yapacak bir şey yok.

belki de kimse hayal ettiğim gibi değildir. ben öyle uçuk şeyler istemiyorum. sadece aşık olayım, sevgi göreyim-seveyim o kadar. ama günümüz insanlarının aradığı tek şey seks. hayat bazen bana kötü yola düşmekten başka şans tanımıyor ama hayır, herkes kötü ve umutsuz zamanlardan geçer öyle değil mi? kendi özgüvenimi yeniden kazanmaya ve biraz daha güç bulmaya ihtiyacım var. ve içimdeki hiç bana bunun çok uzakta olmadığını söylüyor.

yeniden hayata dönüyorum. çok mutluymuş gibi gülümse. herkese inather şey yolundaymış gibi kendine güven ve dimdik yürü. artık beni bir şeyin üzmemesini istiyorum ama böyle bir şey elimde değil gibi hissediyorum. birisi karşımda en ufak sesini yükseltse ağlamaklı olan gözlerim sağolsun. şu şu sıralar inandığım tek bir şey var; bugünler geçecek. çok mutlu olacağım. çok. herkes hayran kalacak bana. durdu durdu turnayı gözünden vurdu densin istiyorum arkamdan. az kaldı. ama be dansçı, dün beni çok üzdün sen. ben otuz saniyede ne hayaller kurmuştum oysa.. güzel gülüşünle karşılayacaktın beni yanına geldiğimde, dans edecektik birlikte ve en önemlisi senin yanında belki de mutlu hissedecektim kendimi. daha önce hiç bilmediğim duyguları keşfedecektim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder