24 Temmuz 2016 Pazar

Yaşanan Ayrılıklarda Yaşanması Gerekenler! - Güliz Abla Yazıyor!

Ayrılık hepimiz için ne kadar zor da gözükse aslında hepimizin bir gün karşılaşacağı bir durum. ''Canım biz ayrılmıyoruz bir ciddiyiz şimdi by.'' diyenler bile bir gün bu acının tadına bakıyor maalesef. Bu sonsuza kadar bir ayrılık olmasa dahi küçük ayrılıklarda bile deli gibi ağlıyor, evi inim inletebiliyoruz.

Aylıklar çok yıkıcı da olsa bunun üstesinden elbet bir an gelecek ve kurtulacağız. Acı ama gerçek. Aslında bu yazının amacı elbette bir gün ayrılacaksınız değil. Ama olada bilir.

Şimdi maddelerimize geçmeden önce bu olaylarla ilgili yaşadığım küçük detaylardan bahsedeceğim. Bugün bir yakınım sevgilisinden ayrıldı. Aslında terk edildi. Geldi tüm gün ağladı. Ben o kişiyi ilk kez böyle ağlarken gördüm. Zaten geldiğinde deli gibi ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Biraz kahin olan yanım böyle sinyaller alıyordu. Lakin bu kadar çabuk gerçekleşeceğini nereden bilebilirdim? Herneyse. Ben de bir ilişki kahini olarak ona biraz tarifler verdim. Verdiğim tarifler şöyleydi. ''Üç kuruşluk insanlara, beş kuruşluk değer verirsen seni bırakır kalan iki kuruşu da harcar takma yani!'' şeklindeydi. Yani başarılı da oldum aslında gülüştük ettik.

Bu teknikler bizde işe yaradı ve bende hemen sizlerde de böyle şeyler yaşayanlar olur diye yazmak istedim. Adeta bir GÜLİZ ABLA YAZIYOR köşesi oldu bu!

Herneyse. Geçelim size de vereceğim tariflere.


  • ARKADAŞLAR
Arkadaşlara değer veren biri olduğunuzu ve etrafınızda sizi dinleyecek onlarca arkadaş biriktirdiğinizi ve iyi bir insan olduğunuzu öküzlükten uzak durduğunuzu ele alıyorum. Bir arkadaşınıza gidin veya hemen acil bir buluşma yapın. Eğer arkadaşınızla aranız gerçekten çok iyiyse bunu bir hafta içinde tekrarlayın. Bu yeğen kuzen falanda olabilir hatta çok daha iyi olacaktır. Ona derdinizi anlatın. Sizi dinleyip en iyi tavsiyeyi onlar çoktan vermiş olacaktır. Hatta tahmini on dakika sonra tamamen unutmuş olup, kahkaha krizlerine girmiş bile olacaksınız.


  • MUZİKLER
Acı çekmesek bile her zaman müzik dinliyoruz. Üstelik günümüz teknolojisinde iki saniyede yutupdan bir şarkı patlatabiliyoruz. Ama böyle bir durumlarda asla. Sezen Aksu olsun, Sertab Erener olsun uzak duruyoruz. Eğlenceli şarkılar açın, kafanız dağılsın. İşte ilişkiler için özel olan şarkılardan falan uzak durunuz. Bunlar sadece acı çekmenizi kolaylaştırır.


  • DANS
Dans etmek her zaman en iyisidir. Her zaman en kolayıdır. Baktınız geldi aklınızı aç anam bir müzik geç deli gibi aptal aptal hareketler yap. Önerim ayna karşısı kendinizi izleyip gülersinizde. 



  • AĞLAMAK
Ağlamak çok basit bir yöntemdir. Aslında bunu ayrıldığınız gün yapın sadece. Diğerleri biraz saçma olur. O anın stresi ve sinir boşalmasını ağlayarak atın. Asla arkadaşlarınızı veya etraftaki eşyaları kırmakla uğraşmayın. Deli gibi ağlayın. İnanın bana rahatlıyacak ve arınmış olacaksınız..

Anlatmak istediğiniz dertleriniz varsa buraya yorum olarak veya twitter'ıma yazabilirsiniz!

Twitter: @BerryGunluk

23 Temmuz 2016 Cumartesi

Çılgın Rüyalar?!

Herkese Merrrhaba!

Çok mutluyum çünkü az önce tekrar bilgisayarıma kavuştum. Yeniden rahat rahat sizlere içimi dökeceğim günler geri geldi. Açk konuşucam telefondan her ne kadar artık bilgisayar teknolojisine ulaşmış olsak da, bilgisayarın yerini tutmuyor. Gerçekten.

Şimdi. Sizlere başımdan henüz yeni geçen bir rüya hikayesinden bahsedeceğim.

İki gündür peş peşe rüyamda Kırmızı'yı görüyorum. Ama nasıl görmek onlara değinelim.

Önce dünden öncesine gidelim. Masumca uyuyordum. Sonra birden karanlık bir ortamda belirdim. Ooo yaşasın fantaziler nerede Christian Grey? diye etrafa bakınırken bizim sınıftan bir kaç kişiyi görünce Grey kalsın dedim içimden. Hayır yani insana rüyada bile rahat yok. Her neyse, konumuza dönüş yapalım.

Kırmızı geldi. Bende allahım nolur yanıma gelsin lütfen! diye yalvarırken yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. Cennetteydim rüyada. Kalp krizi geçiriyorum ama bir yandan da sakin duruyorum. Oysa çocuk kolunu omzuna attı Berry daha ne sakin duruyosun atla üstüne işte! Neyse.

''Doğum günüme geliyorsun değil mi Berry?'' dedi önce bi WTF? oldum. Sonra bir düşündüm beni niye çağırıyo bir piçlik var hadi ama neyse dedim. İçime doğmuş rüya çünkü maalesef. Neyse, sonra efendim bir kaç küçük sözlü mğnakaşa ettik. Aslında ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Tam olarak kestiremiyorum ama çok romantik bir ortam olduğunu ve yatağa gidelim mi dese oda nerede? diyeceğim bir ruh halindeyim siz anlayın.

Sonra efendim bir baklar döndü ve birden bir Berry kafası olarak dedim ki ''Gitmem gerek.'' sonra o şaşkın ben ondan şaşkın böyle mal bir ruh halindeyim. Sonra işte bombayı patlatacak bir olay yaşandı. ''Keşke gitmesen, hep kalsan!''

Uyandım.

Hayata bir kaç büyük küfür savurduktan sonra bastıran kulak ağrımla eziyet çektim. Bu arada kulak ağrısı demişken gerçekten ben dünyada bu kadar büyük bir acı yaşamadım. O neydi bacım. Canımdan can çektiler. Acı, sadece acı. Kulak kendi kafasına göre acı çekiyor sadece. Arada bir doz arttırıp azaltıyor. Neyseki şimdi daha iyiyim.

Gelelim bu geceye. Yine masumca yattım. Ama aklımda o geceki rüya var. 'Kızaaam işarat bunlar!' modunda olan bir de beynim var. Sonra çok vakit geçmeden uykuya daldım.

Yanımda Tutu var, sonra biz bir evdeyiz. Site gibi bir yer havuz başında akıyoruz beraber. Sonra Kırmızı tam bir karanlık ruhuyla geliveriyor. Cool cool geliyor. Tutu bana kaş göz şekilleriyle Kırmızı'nın geldiğini anlatmaya başlıyor. Sonra biz eğlenirken bir bakmışız kanka olmuşuz biz.

Bayağı takılıyorduk. Sonra bir yatakta yan yana uzandığımızı hatılıyorum. Birbirimizi çekiyoduk. Telefonlarımızdan efsane şeyler oluyordu. Sonra işte bayağı sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Lanet olsun hatırlamadığım rüyalar.

Sonra bir arabada olduğumu ve gittiğimi hatırlıyorum.

Kırmızı'nın kendini hatırlatma çabasıydı. İso ile olabildiğince çok mutluyum. Harika gidiyor her şey ilişkimiz olsun sohbetlerimiz olsun. En önemlisi birbirimizi seviyoruz.

Kırmızı demişken, bir sevgili yapmıştı 30 haziran günü. Ona deniz kızı demişti. İşte ilk defa birine bunları hissediyorum falanlar filanlar. Ayrılmışlar. Nasıl öğrendiğimi de kısa bir şekilde şöyle izah
edeyim. Bu iki rüyaan sonra içime doğan hisle gidip instagramına baktım. Fotoğraflarını ve instagramda ki açıklamasındaki deniz kızı saçmalıklarını silmiş. Açıkçası mutlu oldum. Tamam sevgilim var, ama ben bulabileceğim ve beni hakedenin en iyisini buldum. Ben de onu hakediyorum. Ama o kız bunları haketmiyordu. O muhteşem biri ve kesinlikle en muhteşemini bulmalı. Lanet olsun onu hale önemsiyorum sanırım. Kimse ilkini unutamaz değil mi? Bunun kuralı budur. O benim ilk aşkımdı.

Herneyse. Çok kafa ütüledim sanırım. Sizleri seviyorum. Yeni yazılarda daha çok eğleneceğimiz dileği ile.

Bu arada twitter'dan beni takip etmeyi unutmayın çünkü gündelik olaylarım genelde orada oluyor! @BerryGunluk

3 Temmuz 2016 Pazar

Yaz Geldi - "Aşkım, Kerimcan'da bile tektaş var!" - Diyet

Herkese merhabaaa!

Yine olabildiğince uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Ama ne uapayım ki bilgisayarım bozuk ve telefondan yazmak çok zor.

Öncelikle olaylar var a dostlar. Şu yaz konusuna geçmeden onlara bir değineceğim.

Öncelikle İso'nun bir hastalığı olduğunu öğrendim. Evet biraz üzüldüm hatta bir gıdım kahroldum. İso kan kanseriymiş arkadaşlar. Doğru duydunuz. Bunların hepsi çok aynı yıldızın altında izlemekten geldi başıma. Artık destek olduğum biri var. Gerçekten her şey olduğu kadar iyi ilerliyor. Bizim hiç sıkıntımız yok ama İso ve arkadaşlarının sorunları hiç bitmiyor. İso bana sürekli gittiği yerlerde ki yakışıklılardan bahsediyor ama ben yapsam ağzıma sıçılıyor. Sürekli şu adam beni kesiyor diyor ama ben söylesem yine ağzıma sıçılıyor.

Ben de sadece tatile gittiğimde gör sen deyip şeytanlı emoji atmaktan başka bir şey yapamıyorum.

Mesela dün bir atarı şuydu; neden o işteyken ona mesaj atmamışım bla bla. Ulan saat başı telefonla aradın zaten neye mesaj atayım. Hemde ayrıca işteyken beni biri rahatsız etse sinir olurum onun için de atmadım. Çocuk işini mi yapacak yoksa bana mı mesaj atıcak.

İki lafımızdan biri kıskançlık aslında. O beni çok kıskanıyor. Burada bir eşitlik yok ilişkide işte bakın o herkese bakar ama ben yapsam hemen "ben hastanedeyken kim gelicek yanıma" ya bağlıyoruz.

İso'ya sürekşi tek taş fotoğrafı atıyorum takmıyor çocuk! Kerimcan'da bile tektaş var utanmaz! Lanet olsun. Mesaja bakıyo. Ya takmıor ya da hemen bir konu sapmaları falan. Bıktım.

Herneyse biraz mutlumsu haberlere gelelim.

Malum yaz geldi. Okullar kapandı falan. Sınıfı da zar zor kurtardım böyle bir son an geçmesi yaşadım. Karnemi elime alana kadar bir stres. Yüzümde bir eyvah kaldım galiba annem öldürecek! tarzı bir bakışlar. Ay kız anlatırken hatırladım bunlar mutlu değil. Mutlu olanı geçtim. Ve artık egoist öğretmenlerin keyif için azarladığı "ay siz en kötüsünüz! sizden bir şey olmaz! ben bir şey kaybetmiyorum nasılsa!" deyip sımıfları terk etmelerini falan anlayamadım anlayamayacağım.

Öğretmen dırdırı falan da yok oh ne rahat. Tüm gün malak gibi yatıyorum. Elimde telefon arada bir yatakta sağa sola dönüyorum çünkü bir yerden sonra ağrıyor popo. Tek rakibim Kim Kardashian artık!

Yaz'ı seviyorum ama sevmiyorumda. Ben soğuk hava insanıyım. Sıcak görünce gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum. Ne uyuyabiliyorum ne yiyebiliyorum. Oturduğum yerde koşu yapmıi gibi terlediğim için günde iki kez duş alıyorum.

Ama pazartesi denize gideceğim yaas! Sex on the Beach içeceğim deniz kum güneş instagrama selfie atacağım valla.

bir arkadaşım tatile gidip döndü bile. İkisi şuan tatilde ve ağustosun sonunda gelecekler tekrar. Ben ise annemin bayramdan sonra gideceğiz şeyini bekliyorum. İnanamıyorum artık geçen sene de öyle dendi ağustosun ortasında gittik. İstanbul'a geldim okul açıldı!

Ay kızz! Şimdi hatırladım ben bu göbüşle nasıl soyunup suya giricek yakışıklı beyler karşısında bilemiyorum. Bana 2 gün içerisinde 25-30 kilo verdirecek bir diyet söyleyin de yapayım hemen!

Haydin duaları eksik etmeyelim.

i love yü

berry