17 Ocak 2016 Pazar

Kurallar! Yasaklar! 'Mustang' Filmi Hakkında.

Herkese Merhaba!!! *Ağır derecede spoiler içerir filmi izleyecek olanlar okumayabilir.*

Uzun zamandır bloga yazamıyorum farkındayım. Uzatmadan konuya girmek istiyorum.

Türk yapımlı film Mustang, Oscar ödüllerinde 'En İyi Yabancı Film' dalında adaylık kazandı. Şimdi bende bugün boş bulduğum ilk dakikada açtım izledim filmi. Elimde ki mavi not defterine saniye saniye notlar aldım. Bende tiyatro okuyorum yani biraz anlıyorum bu işlerden uzatmadan direk filme geçmek istiyorum...

Öncelikle gözüme çarpan ilk şey diksiyonlar oldu. Bilmiyorum, kelime sonları uzatılıyor ya da kelimeler yanlış bir şekilde söylenmesi kulağıma çok battı ve 'Diksiyon' diye not aldığım yerin altını iki üç kez çizmek zorunda kaldım. İkinci gözüme çok çarpan ise amatör bir kısa filmde oynuyor gibi rol yapan kişiler. Bu herkeste yoktu ama rol yaptığını çok belli ediyorlardı ve doğal değillerdi. Bakışları olsun, kelimeleri olsun...

İlk başlarda izlerken babaanneye çok gıcık kapmıştım ''Ah elime bir verseler de ben de onu öyle dövsem.'' falan dediğimi hatırlıyorum. Filmv gittikçe ortaya çıkmaya başladığında, amcalarından kızları koruduğunda vs. kadının aslında sadece gerikafalı olduğunu ve çevreden ne duyarsa onlara inanan kendi halinde bir kadın. Kızlar okuldan çıktıktan sonra kızlı erkekli denize gidip oyunlar oynuyorlar deve güreşi falan aptal komşunun biri görüp hemen babaannesine iletiyor ama nasıl? işte efendim yoldan çıkarıyorlar oğlanları, kendilerini tatmin ediyorlar mı dersin her şey var atıp tutmuş masum oyunu! İnsanlar neden bu kadar kıt dedim. Hayır film için değil tamamen kendi düşüncem için. İnsanlar başkalarına ahlak polisi kesilmiş! Hayır sizene insanlardan yani! Sen 'ahlaklımısın' o zaman ahlakınla yaşa! Öyle insanların kısaca ağzına sıçayım öyle insanların gerçekten öyle.

Ahlak kelimesi bize nasıl geldiyse; Kısa giymiş, ona gitmiş, onu öpmüş, bununla yatmış yani kimene bundan sen kendine bak kardeşim! Sen iyi bir insanmısın? Ahlaklı mısın bak bakalım. Ahlaka girme sebebim film tamamen bunun üzerine kurulu beş kız kardeşin ahlaklarını koruyan (!) amcaları ve babaanneleri!

Kişi orospuluk mu yapıyor? Sanane! Bakireymiş diğilmiş sanane! Senin çeneni mi yoruyor onlar?

Herneyse bekaret raporu almaya gittiler bunlar da amcalarıyla. Yani bilimsel olarak bir şeye yaramayan küçücük kan damlasını ne kadar çok büyütüyoruz? Bunun yüzünden insanları öldürüyoruz farkında mısınız? Namus adı altında.

**

Neyse sonra babaannesi kızların odasına girip ahlaklarını bozacak(!) ne varsa aldı hepsini. Sonra amcası bunları ne zaman görse zaten 'orospular' gözüyle bakıyor. Yani şöyle; Kızlardan biri kalkıp sağa sola yürüse adam diyecek ki sen kesin namussuzsun hemen bekaret testine hooop diye!

Küçük kızın deyimiyle; ''Ahlak'' bozulmasın diye evde ders almaya başladılar. Hayır kağıt kalem değil, yemek, temizlik derslerine başladılar. Mantılar, dolmalar, börekler, el işleri, cam silme vs. 'Aman canım ahlakımız bozulmasın!'

Babaanneleri kızlara o küçük kızın deyimiyle 'boka benzeyen elbiseler' dikip giydiriyor kollar uzun etekler yere kadar falan filan... Ama yine de yırttılar falan... Ne fayda etti?

Evden baskıdan kaçmaları çok çok iyiydi yani camdan gidiyorlar tabii bunlar anlaşılınca kapılar uzatıldı, camlara tel taktırıldı yani ev onlar için tamamen hapisaneye döndü.

Sonra tek tek evlendirilmeye başladılar. Evlenen gidiyor evden. Kötü yanı da buydu, küçük kız ne yapıyorsa neyi işitiyorsa biz onu görüyoruz onun için çoğu şeyin ucu açık bitti. Evlendikten sonra ne oldu falan hepsini merak ediyorum. Sonunda ne oldu mesela...

Gerdekten sonra çarşaf kontrolleri, kan çıkmayınca doktora gidip kontroller falan tam bir türkiye'ydi. Yani bazı yorumlar okudum filmle ilgili işte bizi yanlış anlatıyorlar falan! Hayır efendim her şeyi doğru! İnsanlar böyle ahlak adı altında şu koca evrendeki küçücük dünyamızda barışımızı sağlamıyoruz. Birbirimizi öldürüyoruz, biz bir barışı sağlayamadık!

İnsanlar Mars'a gitsin mi sorusuna hayır cevap vermek istiyorum şuan, biz insanlar, orayı da kirletiriz merak etmeyin...

****

Sanırım en resmi yazılarımdan biri oldu bu yazı... Sizi güldürmek yerine biran gerçek hayatın içine girdik ve biraz daha yüzleştik onlarla...

Kendinize iyi bakın...

Twitter: @BerryGunluk




10 Ocak 2016 Pazar

Sevgili Mi O Ne?

Artık aşk ne tam olarak kestiremiyorum. Sevgilimin olmamasının üstünden 365 gün çoktan geçti bile. Onların da uzun sürdüğünü düşünmüyorum açıkçası.

Geçen de dediğim gibi artık yalnızlık beynime dank etti. Yani giriş o giriş. Bir kaç gündür deli gibi kullanıyor, kendimi adeta Lady Gaga gibi hissediyordum. Bu nasıl mı oluyor? Şöyle söyleyim; herkes bir iltifat herkes bir iltifat. Gerçi bunların da içten olduğunu hiç sanmıyorum. Herkesin amacı birini yatağa atmak.

Bir de adam var. Kendi kendine gelin oldu birden. Bana sabahları günaydın sevgilim diye mesajlar falan atıyor ruh hastası. Ama mesajlarına cevap bile vermediğim halde.

Açıklamamda bir şeyler yazmazken gelen bir saatte mesaj sayısı; 5
Açıklamama 'Amacı seks olanlar yazmasın.' yazdıktan sonra gelen mesaj sayısı; 0

Herkesin amacı seks olmuş. Aşkın kutsallığını unutmuş herkes yani. Ne diyeyim artık. Aşk istiyorum. Seks istesem orada karşıma çıkan ilk kişiye yalvarırım zaten. Bir de başımın belası var. O siteden çalıştık adına Jill diyelim. Yani sürekli buluşalım mı diyor. Yani hani senin amacın da seks değildi? Dedim ki bir kere bulusalım, sevindi falan. Nerede dedim. Bana gel dedi. Yani yok böyle bir şey. Bir de ben farklıyım falan.

Jill ile anlatacağım çok şey var. Yakında anlatacağım. Kendinize iyi bakın <3

Twitter: @BerryGunluk

4 Ocak 2016 Pazartesi

Alnımda Ne Yazıyor Anlamadım Gitti!

Herkese selam!!!!

Yeni yılımıza girdik ben böyle atletik, kaslı bir noel baba beklerken yüne oturdum evde öyle işte. İki çıkıp dolaşayım dedim. Yani kuzenlerin ısrarıyla bir kar topu falan oynayayım dedim. İndim yarım saat geçmedi hop! Popo üstü çakıldım yere!

Nasıl canım yandı. İki gün otururken bile acı çektim. Sıçayım böyle eğlenceye diyorum burdan. Yılbaşı yılbaşı!

Herneyse yeni yıl musmutlu geçti benim için. Sevgilimle boğaza karşı bir kafeye gittik işte. Sonra elinde bir yüzük dedi benimle evlenir misin? (...)

(...) Şaka şaka. Evdeydim tüm aile bizim eve toplandık. Hatta bir ara apartman bizim ağırlığımızı kaldıramayacak ev çöker mi acaba falan diye düşünmeye başladım. Komiklikler olmadı nedendir bilinmez. Cenaze evi modundaydık. Annemler oturma odasına kurdukları yemek masasından kalkmadılar. İçtiler falan. Orada farklı sohberler vardı. Bizim odada ise kuzen ve ben. O sevgilisini falan anlatıyor bana bende ay banane yani diyorum aklımdan. Gerçi biliyor muhabbetleri sevmediğimi. Ha benim sevgilim olsa 'Sevgilim var heyyo!' diye afiş asarım apartmanı kaplayacak kadar.

Neyse işte. Nerede kaldık. Öyle işte sonra onlar babalarının ısrarları üzerine eve gitmek zorunda kaldılar. Hayır yani yılbaşında bir yere gitme amacı nedir? Birlikte yeni yılı karşılamak. Falan filan.

Yılbaşında çok şey olmadı. Yeni yılda da hayatımda pek bir değişiklik olduğu söylenemez aslında. Aynıyım hala Berry'im. Ne bileyim bu aynısı yani. Keşke her yeni yılda dünyaya yeni bir sürüm gelse ne bileyim 2015'de uçan arabalar 2016'da beyin okuyucu falan filan.

Bugün de bir uygulama keşfettim. Adı nerdesin aşkım. Sebgilinize stalk yapmak için olağanüstü bir alet aslında. Ama benim için değil yani Kırmızı'nın benden haberi varmı onu bile bilmiyorken, bir de facebook'dan istekle çalışıyormuş. Ne gereği kaldı şimdi stalk'ın? Ara sor neredesin diye daha iyi.

Hayatım çok sıkıcı gerçekten. Bunları yazarken alkolü basasım geliyor kendime. Ne bileyim. Çılgın bir şekilde ölü bulunsam da beni bulsalar biraz hayatımda çılgınlık olsa. Bende etrafımda üzülenlere bakıp ehuehu diye güleyim. Sadistçe ama güzel. İnsanlar arkamdan ne yapacak ne diyecek görmek sanırım dünyadaki en iyi şeydir.

Ama sanmıyorum iyilikle anacaklarını 'Maldı zaten o abi!' 'Depresyonik salak tumblr akımına kapıldı' falan derler ayy tv'ye de çıkıp elaleme rezil olmaya gerek yok!

Alnımda ne yazıyor merak ediyorum. İki seçenek var.


  • Bundan Sevgili Olmaz!


Sanırım ben dünyaya gelirken bazı aksilikler olmuş. Dünyaya gönderilmemişim de sanki yalnışlıkla düşmüşüm alın yazımı tam yazamamışlar. Yani etrafımda herkesin sevgilisi veya ona asılan üç beş kişi var. Ama bende yok neden acaba? Bence tanrı benim tam sevdiğim adamı yazacakken annem doğuma girmiş ve gelmişim. Onun için ağlamışım gibime geliyor. Bunu ciddi ciddi düşünüyorum.

  • SEX!
Hayatımda ekşınlar olsun belki bir de manitam olur diye bazı arkadaşlık sitelerine kaydoluyorum. Böyle büyük umutlarla. Bakıyorum ne kadar yakışıklı insanlar allahım cennet cennet ah şunlardan biri bana yazsa falan diye düşünürken nerede amcalar babalar dayılar varsa bana yazıyor. Yani bir de yazmak ki ne yazmak. Seni yer yutarım, ah sen yatağımda olsan, benimkini alabilecek misin? Mekan var mı? Seni altımda inlerken görmek isterdim. Falanlaar Filanlar daha niceleri!

Kısaca; Hayaller; Kaslı, taş gibi çocuklar
Hayatlar; Amcalar, Dayılar.

SEVMEK İSTİYORUM ULAN YANIMDA OLACAK BİRİNİ İSTİYORUM. Ne bileyim platonik aşk çok zor be. Bir yıldır hayvan gibi aşığım Kırmızı'ya. Ama tık yok yani olmuyor. Çocuk ya gay değil, ya aromantik. Aromantik olmasını tercih ederim. Ne bileyim en azından kadınları da sevmez de kıskanmama gerek kalmaz.

Ama arkadaşlarımla yaptığımız FBI tadındaki araştırmalarımızda en yakın arkadaşının Biseksüel olması ve etrafındaki en yakınlarım dediklerinin kız olmasından yola çıkara biseksüel dedik ama bilmiyorum yani. Güvenmiyorum da!

Neyse bu kadar gıybet yeter. Cehennemden VIP mekan ayarladık. Aman boşver be en azından orası VIP!

Twitter:@BerryGunluk