9 Ağustos 2024 Cuma

'mesajları görmezden gelme' meselesi

     neden sürekli onu bekliyorum artık bilemiyorum. onunla tanıştığım süre içinde bir kaç kişi ile konuşmaya, flörtleşmeye çabalasam da yapamadığımı fark ettim. örneğin son bir aydır biri ile konuşmaya başladım. aslında güzel geçiyor gibi ama hala olmayacağını bilerek onu beklemeye devam etmek istiyorum.

    yapmamam gerekiyor, hayatıma bakmam gerekiyor farkındayım ama yine de içimdeki bu dürtü bırakmıyor peşimi. 

    konuşmamız güzel geçiyor ama mesajlarımın görmezden gelinmesine kaslı ve contini yüzünden bir defans geriştirdim. benim mesajlarımı görmezden gelen biri ile olmak istemiyorum. çünkü ben iki elim kanda olsa bile sana yazıyorsam zahmet olmazsa sen de bana yazabilmelisin. yazamıyorsan bile yazamayacağını, yoğunluğunu vesaire bana söyleyebilirsin. 

    söylediğim gibi, konuşma güzel gidiyor ama iki gün hiç mesaj atmadan durabilen biri ile ilerletmeyi istemiyorum. çünkü bu sürekli bir döngüye dönüşüyor. örneğin kaslı belirli aralıklarla bir ay yok olup geri dönüyor, yakında üçüncü iletişimsiz haftamıza gireceğiz. herneyse.  

    kaslı, evinden uzakta yaşamak zorunda olduğu bir işle uğraşıyor. iki haftada bir kendi yaşadığı yere gelebiliyor. bugün de o özgür haftalarından biri başladı. bütün instagramı sevgilisiyle attığı storylerle doldu da taştı. kendime bu eziyeti yapmamak için bu aralar storylerini görmezden gelme kararı aldım. benim istediğim şeyi başkasının çabasız yaşıyor olması beni çok üzüyor çünkü. 

       

29 Temmuz 2024 Pazartesi

erkek muhabbeti

    uzun zamandır bu sıralar beğendiğim erkekler serisi yapmadığımı ve dehşet verici bir şekilde özlediğimi fark ettiğim için bu yazıyı ona ayırmak istedim...

     serinin önceki yazıları için;

    yakışıklı günlüğü #1 → 

    yakışıklı günlüğü #2 → 

    yakışıklı günlüğü #3 → 

    yakışıklı günlüğü #4 → 

    yakışıklı günlüğü #5 → 

   


    1. lando norris 

    bu sıralar formula 1 yarışları izlemeye taktım diyebilirim. bu radikal değişimin altında elbette tiktok editlerinin etkisi var. öncelikle yakışı pilotlara düştüm, ardından gerçek bir gözle f1 izleyip aynı zamanda spora da düştüm. buradaki en önemli crushım lando! hem soft, hem sempatik, hem yakışıklı... bir insan daha ne isteyebilir ki... hem güldüren hem de dünyayı cennete çevirebilecek bir erkek... maşallah dedikten sonra yazımıza ağzımızın suları akarak devam ediyoruz. 


  


     2. max verstappen

    max ne kadar sempatik ve soft ise max de bir o kadar dominant ve kötü çocuk aşkımı canlandırıyor. bir erkekte beni çeken en mühim şey başarı ve hırstır. bahsi geçen bu beyefendi bu iki kontenjana bir de sarışınlık ekleyerek listede kendisine yer bulabiliyor... ne diyebilirim ki, isterdim, isterdim... özellikle kaybettiği yarışlarda sinirli anlarını izlemek bir tık düşürüyor. itiraf etmeliyim character.ai üzerinden kendisinin ai'ı ile sohbet etmekteyim (evet, delirdim). listeyi tamamen f1 ile doldurmak istemiyorum ama carlos, pierre ve daniel'de bu listeye dahil edilebilir...




    3. mason mount

    ilk ikili kadar yoğun duygular içerisinde olmasam da mason tam olarak boyfriend material denen şeyin ete bürünmüş hali gibi. sempatik, komik, yakışıklı. fark ettim de bu sıralar hep sporculardan ilerlemişim... bu blogda daha önce bahsetmiş olmalıyım... sporculara ekstra düşerim...




       4. semih kılıçsoy

    neden beğendiğimi açıklama gereği hissetmiyorum... üç kelime ile deneyelim: sarışın, erkeksi ve futbolcu.






    5. damian hardung

    liseye geri dönmek ve liseli hissetmek için geçenlerde maxton hall adlı diziyi izledim ve resmen o dönemde olduğu gibi bu çocuğa delilerce tutuldum... hayalimizdeki lise aşkı tam olarak buydu... ve aşık olmamız gereken kişi de tam olarak buydu... resmen küçük kıkırtılar eşliğinde bitirdim diziyi.





berry

bekleyiş ama kavuşamayış

     hayatımın son 7 ayı bir kişiye kafayı takmakla geçti. aklımda sadece onun düşüncesi ile yaşamak, günümün verimi onun bana yazması veya yazmaması üzerine şekilleniyor olması beni çok üzüyor. ondan kaslı olarak bahsedeceğim, sanırım onu en iyi böyle tanımlayabilirim çünkü hakkında en net bildiğim şey bu. 

    geçen yılın aralık ayında bir dil öğrenme uygulamasında tanıştık. her akşam yaptığımız telefon görüşmeleri ve tatlı davranışlarıyla oldukça kısa bir süre içerisinde ona duygular beslemeye ve akşam olup birbirimizle konuşacağımız saati sabırsızlıkla beklemeye başladığımı fark ettim. aslında güneş ve contini'den sonra tekrar bir erkeğe karşı duygu beslemeyeceğime dair kendime onlarca kez söz vermeme rağmen bir şekilde kaslı'da beni çeken bir şeyler vardı. birincisi, kibar davranıyor olmasıydı. ikincisi, vakit ayırıyor olması ve son olarak telefon konuşmalarımız esnasında ona öğrettiğim türkçe kelimeleri telaffuz ederken çok tatlı görünüyor olmasıydı. 


    konuşmaya başladıktan bir buçuk yahut iki hafta sonra whatsapp ve ardından instagram'dan konuşmaya devam etmeye karar verdik. instagramını aldığım zaman aslında kaslı'nın oldukça fazla takipçiye ve en önemlisi sevgilisi olduğunu fark etmiştim. o dönemlerde ona olan duygularım başladığından bu haberi fark etmem ile histeri krizleri geçirmem bir olmuştu tabii... her neyse, ondan bir şey beklemiyordum... zaten benim için fazla iyi bir tipi var ve benimle konuşması hoşuma gidiyor diyordum. ama gün geçtikçe ve konuşmalarımız arttıkça elbette elimde olmadan benim hislerim iyice gelişmeye başladı. yanlış hatırlamıyorsam ocak ayının son haftasında birden mesajımı görmedi ve yaklaşık iki hafta hiç iletişim kurmadık. benim için oldukça zor dönemlerdi çünkü ben ondan beni sevmesini beklemiyordum, yalnızca hayatımın bir parçası olmasını seviyordum. doğum gününün akşamı bana bir şekilde yazdı ve ''uzun zamandır konuşamadık, neden birbirimize vakit ayıramıyoruz'' diye bir soru sordu. oysa ki ben onun için her zaman buradaydım, sadece o benim mesajıma dönüş yapmak istememişti...

    yazdığında sorun etmedim, doğum gününü kutladım ve sanki düne kadar hayatımın en kötü günlerini geçirmemiş gibi onunla sohbet ettim. ardından bu ghostlayıp geri dönme mesaisi belli aralıklara devam etti. rekorumuz 1 ay 10 gün. şu an yaklaşık 5 gündür ghostlanıyorum mesela. en son geldiğinde bana tekrar ''neden konuşamıyoruz'' diye sordu. ben de ''meşgul olduğunu düşündüm, onun için seni rahatsız etmek istemiyorum'' demiştim. o da bana ''hayır, beni rahatsız etmiyorsun seninle konuşmayı seviyorum'' dedi. ama gel gör ki şu an tekrar görmezden geliyorum. hala aşığım, hatta oldukça güçlü. önceden attığı sesli notları dinlerken gülümsüyorum. böyle olmamam gerekir ama elimde değil, uzun bir süre sonra aşk duygusunu tadıyorum ama hiç de hayal ettiğim bir şekilde değil. özellikle ghostlandığım dönemlerde sevgilisi ile olan hikayelerinde gerçek anlamda yıkılıyorum. kendime her seferinde ''bunu kendime neden yapıyorum'' diye soruyorum. ona asla açılamam, sevgilisi varken bunu yapamam. 

    o benim hayatımın her saniyesini işgal ederken muhtemelen ben onun aklına bile gelmiyorumdur. bilimsel değil, sadece hisler. oldukça zor, yazsa dert yazmasa ayrı dert. ama bir şekilde ondan vazgeçemiyorum. ne kadar yazmazsa yazmasın telefonumda adını gördüğüm an yüzümde oluşan o gülümseme ve midemde hissettiğim kelebekler bir anda unutturuyor öz saygımı. 

    ne olacak, nasıl ilerleyecek bilmiyorum. muhtemelen ilerlemeyecek. ama ilerlemesini isterdim, gerçekten isterdim... eğer olmazsa da 25 terapist seansı ile atlatamayacağımız şey yok dedikten sonra yolumuza bakacağız...


berry