11 Ağustos 2022 Perşembe

benim güzel oğlum

     Ben uzun zamandır buraya yazı yazıyorum fakat hiç kedimden bahsetmediğimi fark ettim az evvel. Madem geleceğe kendi hayatımı aktarmaya uğraşıyorum, kedimle daha doğrusu oğlumla da tanıştırayım. 

    Kendisi ile yollarımız 14 Haziran 2021 tarihinde kesişti. Aslında kendisinden haberimiz vardı sahiplenme sürecinde ama kimi olumsuzluklar vardı. Benim sarmanım ve kardeşi, diğer kardeşlerin arasında tek yaşayabilen ikiliydi. Anneleri de onlar bir kaç günlükken ölmüştü. Benim oğlum da bir süt anneye nakledildi ve 14 Haziran günü evimize geldi. 

    Utangaç, oyuncu ve sevgi dolu bir çocuk o. İlk gününü hatırlıyorum da, benimle oyun oynamak istiyordu ama korkusundan ve utancından bir türlü cesaret edemiyordu. Biz hazırlıklıydık onun bizden korkmasına veya saklanmasına onun için başlarda onu hiç zorlamadık. Yeni evdeki ilk gece her kedi için oldukça zor bir süreçtir, özellikle ailesinden ayrıldıysa. Bu arada oğlumun kardeşini de başka bir akrabamız sahiplenmişti onun bilgisini de atlamayayım. İlk gecesinde oğlum korkusunu aşıp korkak adımlarla tuvaletine gitti ve tekrar yanıma geldi. Benim yatak odam biraz karmaşık olduğu için ilk gecemizde oturma odasında uyumaya karar vermiştik. Böylece daha az eşya olduğu için kaybolma veya birşeylerin arasına sıkışma ihtimali kalmayacaktı. Daha sonrasında bir kuytu köşe bulup orada uyudu. Sabah uyandığımda beni koklamaya çalışan ama korkan bir sarman vardı yanımda. Daha doğrusu ben koltukta yatarken yerden beni izleyip kokluyordu. Bende gelmek isteyeceğini düşünüp yanıma aldım ve yorganı üzerimize çektim. Gırıltısının sesiyle birlikte uyuyuverdik orada. Gerçekten inanılmaz bir histi. Ben kendimi bizden korkacağına, uzun bir süre saklanacağına hazırlamışken daha ilk günden birlikte uyuyacağımızı düşünmemiştim doğrusu. 

    Ertesi gün elbette yine utangaç bir bebekti ama daha aktifti. Bir yerlerde saklanma ihtiyacı olmadan oyun oynayabiliyordu. O günden itibaren gün geçtikçe utangaçlığını daha çok kırdı. Örnek verecek olursam ilk önce misafirler geldiği vakitlerde hemen bir yere saklanır ve çok tedirgin olurdu. Artık misafirler geldiğinde beyefendi kılını bile kıpırdatmıyor... 

    Benim için dünyadaki en güzel hislerden biri onu öpmek... Üstelik biraz oburuz ve şişkoyuz... Artık yanımda yattığı zamanlarda bir insanla yatarmışcasına yer kaplıyor. O kadar tatlı bir uyku pozisyonumuz var ki keşke görseniz...

    Şimdi benim oğlum bir yaşında! Daha doğrusu Mayıs ayında bir yaşında olacak. Onun her yarım saatte bir başıma gelip oyun oynamak istediği için miyavlamasını veya o kadar yer varken gözümüzün önüne gelip yatmasına aşığım! Ben bu satırları yazarken de yanımda ve miyavlamakta! İyi ki hayatımdasın oğluşum benim... 

    berry

8 Ağustos 2022 Pazartesi

bu sıralar beğendiğim erkekler

     İki yazı peş peşe melankolik olduğumu fark edince biraz kafa dağıtacak bir şeyler yazmak istedim. Ayrıca bu ''Yakışıklı günlükleri'' serisini sonrasından okumak çok eğlenceli oluyor benim açımdan. O zaman başlayalım. hazır 💕hornylik perileri💕 gelmişken niyet ettim allah rızası için 2015 yılından beri bıkmadan ve usanmadan devam ettiğim yakışıklı günlükleri serisine bir yenisini daha eklemeye...

    Serinin önceki yazıları için;

    Yakışıklı günlüğü #1 → 

    Yakışıklı günlüğü #2 → 

    Yakışıklı günlüğü #3 → 

    Yakışıklı günlüğü #4 → 

    Bu sıralar tiktokta çok fazla vakit geçiriyorum. İzlediğim içeriklerin bir çoğunluğunu türkçe ve ingilizce mizah videoları oluştururken kalan yüzde ellilik dilimi yakışıklı ünlülere yapılan editler kaplıyor. Genelde günün büyük bölümünde arkadaşlarıma o editleri gönderip darlamaktayım. İşte başlıyoruz. 

    1) Timothée Chalamet 
Kimilerine göre hot kimilerine göre not olsa da benim için hot!!!! olduğu kesin. Gerçekten sırf o var diye hiç ilgimi çekmeyen filmleri bile izledim işte ben aşık olunca böyle oluyor. Yüz hatları yunan tanrısını aratmayan bu kişiliğe puan verecek olsam kesinlikle 10/10 olurdu. Özellikle tiktok kullanıcıları pov videolarında kesinlikle çok iyi iş çıkarıyorlar....
bu sıralar horny periler de sürekli aklıma bu kişiyi getiriyorlar...
 

               


2) Aaron Taylor-Johnson 

Bu aşk adamın açıklamaya bile ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Söyleyeceğim tek şey varsa o da aldığım BDE!!!!!!! açıklama sonu. Benim ıslak rüyalarımı süsleyen biri olduğu için kutluyorum. Ayrıca Anna Karenina filmindeki imajı 💖💗💘💕💞 beni kendine aşık etti...





3) Jacob Elordi
Evet, I AM IN LOVE WITH NATE JACOBS AND HE IS IN LOVE WITH ME AND DONT YOU FUCKING GIVE ME THAT LOOK MADDIE BECAUSE I DIDNT HAVE FUCKED YOUR BF. Karakteri iğrenç olsa da Euphoria izlerken düştüm kendisine.... Beni yargılamayı kesin.......





4) Sebastian Stan
Yine söylenecek sözlerin tükendiği bir yerdeyim... Bu adama o kadar büyük bir aşk besliyorum ki buraya yazmaya çalışsam asla bitmez bu yazı. Tip desen var, eğlence desen var, seksilik desen var daha ne isterim ki? Sebastian Stan kapıdan çıkıp gelse 5 çocuğunu bırakıp benimle gel dese düşüneceğini sanmıyorum....










5) Austin Butler
Bu sıralar tiktokta çok karşıma çıkıyor. Kendisi karşıma çıktığında içimden bir SMASHHH geçirmeden kendime gelemiyorum.... sadece isterdim...











6) Jack Harlow
Bu adamda çok farklı bir çekim var... videolarını izlerken böyle resmen içimden bir şeyler ona doğru çekilmeye başlıyor gibi hissediyorum... İşte tam bu yüzden bu sıra düştüklerim listesine eklemek zorunda hissettim kendimi. 













7) Charles Leclerc
Çok farklı bu parça... Bu parça BENİM FAVORİM! Bu sıralar kendisine inanılmaz takmış durumdayım. Öyle ki durduk yere pinterestte adını aratıp fotoğraflarına bakıp aşk-attack geçiriyorum! Bu listede olmak zorundaydı... Ona aşığım!












8) Kit Connor
Bu sıralar Heartstopper fanlığımı susturamıyorum! Dizisini izlediğimden beri kendisini haremime dahil ettim.... İsterdim...














9) Paul Mescal
NORMAL PEOPLE İZLEYİN!!!! Aksanından anlayacaksınız!!!!!! Söyleyecek sözüm yok.... Smash!










10) Jamie Campbell Bower
Benim ömrüm, hayatım ve bir tanemin programına başlıyoruz inşallah!!!!! 













    berry

7 Ağustos 2022 Pazar

bilmiyorsun ama seni rüyamda gördüm

     Kırmızı benim ilk aşkımdı. Onu en son lise mezuniyetimizde görmüştüm ve gözlerimle elveda demiştim. Bu sıralar hayatımda çok konusu açılmasa da rüyama girdi bir anda...

    Geçenlerde bir arkadaşımla bir bara eğlenmeye gidip geldikten sonra akşamında ''her ne kadar biriyle birlikte olursan ol senin için Kırmızı hep çok farklı biliyorum...'' demişti. Haklıydı. O her zaman benim içimde bir yara olarak kaldı ve zannedersem hep böyle kalacak.  Artık durduk yere aklıma gelmiyor, sanırım çok vakit geçtiğinden... Onu en son Haziran 2018'de görmüştüm, ne yazık. Geçenlerde bir arkadaşım metroda onunla karşılaştığını söylemişti bana ''berry, hiç değişmemiş'' diyerek. 

    Yaşansaydı nasıl olurdu demeden edemiyorum aslında şimdi. Bir de şimdi çok değiştim, karantina boyunca bolca kilo aldım ve şuan yoğun diyet ve sporla formumu geri kazanmaya çalışıyorum. Bilmiyorum, belki de birileri tarafından beğenilmek istiyorumdur. 

    Herneyse, rüyama geçecek olursak... Bir gezi için yurt dışına gidiyorduk bir toplulukla birlikte. Kırmızı da otobüste tam yan koltuğumda oturuyordu. Her ne kadar kesik kesik hatırlıyor da olsam bir anda kolunu benim omzuna attığını hatırlıyorum... Kalbimin gerçekten çarptığını hissettim. Sonrasında bende sol kolumla ona daha çok sarıldım kendisi başlarda biraz tereddüt etse de sonrasında daha sıkı sardı beni... O an işte içimde bir burukluk hissettim neden bilmiyorum. Lise birinci sınıftan beri beklediğim biri olduğu içindir belki de... Sonrasında gezdiğimiz tarihi yerlerin birinde dudağıma bir buse kondurdu. Ne yazık, çok hissetmedim dudaklarını dudaklarımda. 

    Sonrasında gözlerimi açtığımda gerçek dünyaya döndüm. İçim yine buruktu. Biraz onun fotoğraflarına baktıktan sonra kendime geldim sanırım.  Tam da bir ayrılığın sonunda böyle bir rüya görmüş olmam umarım bir işarettir...

    Belki de evrene gönderdiğim mesajlar bir gün yerine ulaşacaktır, kim bilir!

    berry

son birkaç ay üzerine

  Son birkaç aydır işte şimdi oldu diyordum... sonunda yıllarca beklediğim aşkı yaşadım sandım fakat yanılmışım... Bittikten tam 24 saat sonra yazıyorum bu yazıyı... fakat üzgün değilim nedenini beni dinleyince anlayacaksınız.

  İnternet üzerinden bir İtalyan ile konuşmaya başladım. Birbirimizi aslında bir yılı aşkın bir süredir tanıyorduk ama bir şeylerin resmiyete dökülmesi son 7 ay içinde gerçekleşti. O'ndan Contini kod adıyla bahsedeceğim... 

  Başlarda düzgün giden konuşmalarımız birkaç ay içinde onun yeni bir işe girmesiyle iyice kopmaya başlamıştı. Gündüz veya gece yalnızca bir kez mesajlaşabiliyor, birbirimizi yeterince tanıyamıyorduk. Bu da beni rahatsız etmeye başlamıştı. Ona ''biz bir uzak mesafe ilişkisi yaşıyoruz mesajlaşmak bizim için zorunluluk'' dediğimde ona yönelik bir eleştiri yönelttiğim için bana sert bir cevapla ''ben sana vakit ayırıyorum fakat sen bunu takdir etmiyorsun'' diyerek karşılık verdi. Oysa benim takdir etmediğim şey neydi? Normal her insan gibi birine romantik hisler besleyip gün içinde yaptıklarımı paylaşmak mıydı? Bana sert çıkışının üzerini kapattım. Kendisi ikinci bir şans yarattı o gece. Ağustos ayında çalıştığı işinden ayrılacak ve böylece birbirimize daha fazla vakit ayırabilecektik. Hatta Türkiye'ye gelecekti ve benim üniversite eğitimimden sonra İtalya'da yüksek lisans yapabileceğim okulları sürekli bana ilerletiyordu.

  Gün geçtikçe içimde daha fazla umut varolmaya başlamıştı. Anneme hayatımda birinin olduğunu da tam bu zamanlarda söyledim. Arkadaşlarıma bu tartışmayı aktardığım zamanlarda biri ''bence bir şey değişmeyecek sanki ben böyleyim sen buna alış demeye çalışıyor!'' demişti. Ne kadar haklı bir yorum olduğunu sanırım görmek istememiştim. Aradan yine aylar geçti ve bugünlere geldik. Tarihler beş ağustosu gösterdiğinde bana tam yirmi dört saat boyunca tek bir mesaj bile atmadı... Benim günaydın mesajım orada bütün bir gün boyunca karşılık bekledi. Ertesi günün akşamı hiç bir şey olmamış gibi ''Here I am'' mesajını gönderdi. Bir süre sinirli olduğumu anlaması için mesaj göndermedim. Aradan dört veya beş saat geçtikten sonra ''Neredeydin?'' mesajımı gönderdim. Yirmi beş saniyelik bir sesli not göndererek ''Enerjim yoktu o yüzden yazmadım, hatta hiçkimseye yazmadım'' dediğini öğrendim. Sinir katsayım yükseliyordu. Sinirlendiğim şey yaptığı bu aptallıktan çok zaten başından kendisini belli eden birine gereğinden fazla çabaladığımdı! İlk tartışmamızda da kendisine 'meşgulüm, akşam yazacağım veya şu işle meşgulüm' diye mesaj yazmanın veya sesli mesaj göndermenin 2 saniyeden fazla sürmeyeceğini kendisine belirtmiştim. 

  Ben zaten asla konuştuğu kişiyle 7/24 kesintisiz mesajlaşmayı sevmeyen biriyim. Ama karşıdaki kişi beni önemseyen bir insansa ona nerede ve neden yok olduğumu mutlaka açıklardım... Asla yirmi dört saat boyunca onu habersiz bırakmazdım. 

  En sonunda tüm arkadaşlarıma da durumu anlattıktan sonra sesli mesajına yanıt vermedim... O da dün hiç bir şekilde bana mesaj atmadı... Sanırım bir hikayenin daha sonuna geldik fakat bu defa bittiği için üzgün değil aksine mutlu hissediyorum... Elveda Contini!

  berry