29 Eylül 2015 Salı

Okul Günlüğü #2 // Zeus musun be adam?!

Herkese selam. Size bu satırları yazarken yorgunluktan parmağımı bile kıpırdatacak halim yok. Saat beş buçuk gibi kalkıp okula gittim falan. Haydi sizin için yine güzel bir kesme günlüğü hazırladım. Ehuehu. 

Okula vardığım anda Tutu ile sarıldık özlem giderdik. Yaklaşık 20 saattir görüşmüyoruz diye. Sonra hemen kantin katına indik. 

İndiğimizde Tutu almak istediği şeyi bende kurumuş boğazımı temizlemek için soğuk bir su aldım.

Tutu bana "Burada durmayalım Kırmızı var!" Dedi arkamı bir döndüm. Hava atmak gibi olsun zengin canımın içinin içinin çekirdeği Kırmızı Macbook bilgisayarıyla uğraşıyordu. Cevap vermeme forsat vermeden kantinden çıktım. Tutu'ya dönüp "Neden şimdi söylüyosun yeaa?!" Diye hunharca ses çıkarttım. 

Sonra dışarı çıktık. Manyak gibi çiseleyen yağmur, arka bahçeyi çamur haline getirmişti. Koşarak kantine girdik hemen. Kırmızı oradaydı. Allahım, o duruş o bakıp o öuhteşem dudaklar ve ifadesiz bakışları. Kendimizi ele vermeden gittik oturduk. Ben kendimi durduramadan hunharca güleyd başladım. Neyse anlamadı öküz. Sonra arladaşı geldi onunla sohbetlerini dinlerken bir yandan da Tutu ile sohbet ediyorduk. Bende yine yüzümde durduramadığım bir gülümsemeyle Kırmızı'nın olduğu noktaya bakmaya çalışıyordım. Gördüğüm tek şey arkadaşı ve sanki benim Kırmızı'yı görmemem için özel tasarlanmış olan duvar vardı. 

Duvara da içimden küfürleri saydororken muhteşem ses tonu tüm kantini doldurdu. Allahım o nasıl ses tapılması gerek resmen. 

Zeus musun be adam? Bu ne güzellik böyle?

Sonra ders zili çalmadan gittiler biz biraz da sohbet ettik. Sohbet şu şekildeydi. "Lady Gaga'nın ilk şarkısı Wrecking Ball.ss" 

Zil çaldı sınıfa çıktık. Dört ders boyunca doğru dürüst temefüse çıkamadık ders yüzünden. Böylelikle onu göremedim. 

Ders birtiği anda dıları fırladım ve onu görmeyi umut ettim. Gördüm de. Büyk arkadaş çevresiyle arka bahçede yürüyorlardı. Aralarında en yakışıklının Kırmızı olduğuna yemin edebilirdim. 

Sonra bende sınıfa gitmeye başladım zil çalınca. Asil yürüyüşümü ve etrafa attığım küçümseyici bakışkar mpdumu 'off' butonundan 'on' a çevirdim. Gözümü langırt'ın olduu yere çevirdiğimde Bordo Hırkalı bir beyefendinin bana baktığını fark ettim. İçim birden 'ay sn bni mi ksiossnnn.ss' moduna girdi. Asil duruşumu bozmadan ona bir bakış attım sınıfa girmemle bir şey fark ettim. Kırmızı'nın olduğu sınıftan birikeri hemen yan sınıfına giriyorlardı. Bir an WTF?!? Oldum. Sonra fark ettim ki oraya taşınmışlar. Sonra kalp krizi geçirdim şuan serumumu bekliyorum -falan- 

Bir baktım Kırmızı beyefendi oradan geçiyor 'o yürüyüşüne o sınıfa bakışına kurban olurlar senin diyip vaş vaş vaş.' Diye mahalle kekosu gibi laf attıktan sonra gerizekalı kızlar kapıyı kapattılar. Abi bırakın ne güzel hava giriyor!!

Hiç halden anlamıorlar. Derse hoca girdi. Kitapları dağıtırlarken kapı açıktı. Kırmızı beyefendi oradaydı. Gözüm önüme gelen kitaplardan çok ondaydı. Ara ara gelen sesini dinleyip evlilik hayallerime ekliyordum falan. 

Tam on dakika mal gibi oturup onu kestim. Kapının önüne geldiğinde ellerinin ikisini de kapıya koyup sadece kafasını kapıdan içeri soktu. Gözleri benim olduum yönde gibi gördüm en son. Tabii ki hemen gözlerimi kaçırmıştım. Oysa baksam anlardı belki!

Bir sonraki tenefüs yine bordo hırkalı'nın bakışları üstümdeydi. Off! Birinin bakışları üstmdeyken rahat yürüyemezdim hiç. Elim ayağıma dolansa da duruşumu bozmadan gittim. Uzun temefüstü bu sefer. Yağmur yapıyordu ama Kırmızı bahçede kısa kollu lacivert tişörtüyle duruyordu. Gerizekalı! Sen hasta olacaksın diye ben nasıl korkuyorum şu yaptığına bak!! Diye bakışlarımla ona çemkirdim. 

Sonra biz ortadaydık bir arkadaşı geldi arkasında biri daha ve sonra kırmızı bize gittikçe yaklaşırlarken Tutu bana bir şey anlatıyordu. Dedim "Şuan konsantrasyonumu bozan şeyler oluyo sonra konuşalım kankacım.s" dedikten sonra onlar yokmuş gibi davranmaya çalıştım ama kalbim atarken ağzımdan çıkıyordu resmen. 

Arkadaşı geldi "Şu kenara gidin burada torpil patşatıcaz!" Dedi. Sanane diyecektm bana Kırmızı söylesin ancak öyle giderim diye tekrar içimde çemkirirken kenara gittik. 

Torpili oatlatıp kaçtılar. "Aaa herkes nereye gitti!" Dediğimde gülüştük. Suç bize kaldı şakaları falan yaptık. Olaylaar olaylar. 

Sonra en son görüşüm derste açık kalan kapıdandı. Siyah kot ve şacivert tişörtünün üstüne -tam lacivert değil aslında koyu lacivert- mavi bir kot ceket giymişti. 

Bir kot ceket insana bu kadar yakışır mıydı??

O an yemek istedim onu öpücüklere boğmak falan ama olmadııı. 

Sonra eve geldim yemek yiyip hayvan gibi olan uykumu umursamayıp bu satırları size ilettim. Biraz daha uyumazsam ölürüm heralde ama uykum da düzene girmeli. 

Neyse bu kadar yeter. Kafanızı ütüledim yine hadi bye. 

Twitter: http://www.twitter.com/berrygunluk 

*Benim arkadaşlarımdan Barbie'nin artık bir blogu var!!!!! > http://barbiegunluk.blogspot.com/





2 yorum: