26 Eylül 2015 Cumartesi

Okul Günlüğü #1 // Taş Radarı

Bugün okulun ilk günüydü. Nasıl yarıcu anlatamam. Sınıfa yeni kekolar falan gelmiş. Ben kaldıramam yani bunu. 

Ama şu yönden bakmak lazım; kırmızıyla bir sürü anımız oldu. 

Okulun daha ilk dakikalarında şanssızlığım yüzünü gösterdi. Edebiyat öğretmeni geldi yanıma. Dedi "neden serbest giyindin?! Bu yil eğitim çok sıkı. Seni çıkarırlar kırka giy." Dedi şaka sandım ve etrafa bakışlar attım. Herkes serbest yani. 

Takılmadım hemen arkadaşımın hırkasını giydim. 

Sonra biraz takıldık. Yeni gelenlere kötü kötü bakışlar attık. 

Allahım Kırmızı ile o kadar güzel anılarım oldu ki. Anlatamam. 

Şaka şaka. Anlatırım. 

Karşılaşma 1; 

Olduğumuz sınıfta telefon çekmiyor. Onun için okulyn ortasında bir yerden mesajlarımı kontrol etmeye gittim. Bir de ne göreyim?

Kırmızı ve siyah saçlı şıllık, kafasını kesip beynini ağzından içeri koymak istediğim ve tüm psikopat düşüncelerimin üzerinde denemeyi istediğim bir kızla sarılarak oyun oynuyorlardı. Tabii Kırmızı'nın arkadaşı öğrendi diye rahat rahat kesemedim de. 

Neredeyse kestiklerimin çoğu okuldaydı. Tatlı tatlı çocuklar falan. Gezerken onları kestik can sıkıntısı napıcaz. 

Karşılaşma 2;

Bu sefer arkadaşımın sınıfına çıktım. yani en üst kata. Daha sonra servise kaydımı yaptırmak için yine bahçeye çıkmaya karar verdim. 

Merdivenlerden inmeye başladım ve bir baktım, Kırmızı orada ve arkadaşıyla sohbet ediyor. Merdivende onu gördüğüm anda yürümeyi unuttum. Kenara tutunarak inmeye çalıştım. 

Sonra yüzümü Kırmızı'ya arkamı da arkadaşlarıma dönüp geçtim. Gözlerim dudaklarına bakıp kokusunu çektim. Çok yakındık evet. Lanet olsun. O an yaşadığım en iyi dakikalar arasona girebilirdi. 

Karşılaşma 3;

Bu kez yeniden en üst kata geri dönüyordum. Nu kez oturmuş mevdiveni kaplamıştı. O duruş o kadar muhteşemdi ki. 

"Geçebilir miyim?" Dedim giderken. Hemen bacaklarını topladı ağzını burnuu yediğim. Geçtim. Orda Hardiş'de vardı. Bana dedi ki, "Berry, nereye?" Dedi onun yanında adımı yine duymuştu. İçimde havaifişekler atılırken dışım sadece 'yukarı' demekle yetindi. 

Üst kata çıktım hemen ve Tutu ile konuşmaya başladık. Muhteşem bir playlist dinledik. Sohbetler falan ve tüm fün taş radarımız açıktı. Aaa asıl olay şurada zaten;

Taş iki çocuk girdi sınıfa tabi alttan alttan kesiyorum. En iyisi beyaz tişörtlü, siyah şaçlı ve mavi gözlüydü. Son derse girmedim yani girmemize gerek yoktu boş gibiydi. Vende fırsattan istifade camdan bakıp Kırmızı'nın muhteşemliğini düşünmeye başladım. Geldi 'Hangi takımlısın?' Falan dedi kezo mudur nedir. Yani bir insana hemen böyle bir şey denir mi. İşte aramızda küçücük, minicik bir sohbet geçti. Sonra elimi tuttu falan. Romantik öküz müdür nedir dedim. 

Son ders arladaşıma hırkasını verdim. Daha sonra servislere bindik. Onun tapılası güzelliğini düşünmeden edemedim. O bir yunan tanrısıydı ve ona çirkin diyenler alt etmişti gerçekten. 

Eve geldiğim gibi hemen Barbie'yi aradım. Okulda olanlardan konuştuk falan sonra hemen yattım. Yorucu bir günden sonra uyumak gibisi yok gerçekten. Spnra kalkıp söz verdiğim bu Okul Günlüğünü yazmaya başladım. 

Yine çook konuştum. Yarın Okul Günlükleri #e gelecek ama bakalım neler yaşayacağım. Bu biraz eğlenceli olmamış olabilir ama ben çok eğlendim bunları yaşarken. Haydi, kendinize iyi bakın <3 

Twitter: BerryGunluk




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder